8 Eylül 2010 Çarşamba

Hiddink: Bizim Kadar Sevinemeyen Adam

2012 Avrupa Şampiyonası eleme maçlarında yazdığım yazıların başkarakteri Hiddink oldu. “Teknik adamlarla sorunu var!” dediğinizi duyar gibiyim… Aslına bakarsanız Türkiye-Belçika maçında millilerimizin attığı 3 golde bir yanım sevinçten kendini kaybederken, diğer yanım baş adamımızın eksikliğini hissetti.


Elbette “futbol” denilen oyun profesyonel, katılmayı hedeflediğimiz şampiyona da bunun en somut örneği. Ancak atılan gollerde içimin yanmasının asıl sebebi, maç boyunca gözlemlediğim teknik adamımızın gollere bizim kadar sevinemeyişiydi. Tabii bu yanlış bir gözlem de olabilir. Bu adam ki, önceden de bahsettiğim gibi futbol hayatını başarılarla doldurmuş biri… Maç içerisinde yaptığı hamleler oldukça yerinde, hatta hayat kurtarıcı deyim yerindeyse. Bizi aldığı yerden daha yükseğe çıkarıp çıkaramayacağını zaman gösterecek elbet. Belçika maçıyla beraber üst üste oynanan 2 maçtan tam galibiyet alamama durumunu da aşmış olduk. Bu bir sevinç, bu bayram öncesi bir hediye bize... Dipnot olarak yazı içerisine ekliyorum; milli basketçilerimizin de bayramdan bir gün önce oynayacakları çeyrek final maçından galibiyetle dönerek bizlere en büyük bayramı yaşatmalarını diliyor ve yazıma kaldığım yerden devam ediyorum…

Maça dönecek olursam, 90 dakika boyunca tabiri caiz ise soğuk ter döktük. Maçtaki %60’ı seyirciden kaynaklanan o büyüleyici atmosferin futbolcuları ne kadar çok etkilediğini de bir kez daha görmüş oldum. Millilerimizin attığı beraberlik golünden sonra, Şükrü Saraçoğlu Stadı adeta ayağa kalktı. O dakikadan maç bitimine dek tezahüratların artarak sürmesi hepimizin keyfini yerine getirdi. Başta Hiddink olmak üzere, Türkiye’de ilk kez maça çıkan ya da ilk maç izleyen herkesin, Türk taraftarına hayran olduğunu söyleyebiliriz.

Ani gelişen atakların ardından gelen golleri bir kenara ayırırsam, futbolun geneline yaydığım gol yeme durumunu defansa bağlı tutarım genelde. Eğer karşı takım “senin” orta sahanda dilediği gibi pas yapıp organize ataklarla kalene golü gönderiyorsa, sorun kalecinde değil, defansındadır. Akşamki maçta da durum aynen buydu. 64. Dakikada 2. Sarı karttan sonra 10 kişi kalan Belçika milli takımı, orta saha hâkimiyetini tamamen kaybetti. Ancak millilerimiz bu fırsatı çok da iyi değerlendiremedi.

İkinci yarıyla birlikte kendine gelen oyunca, Hiddink’in golü çağırıp, gole yönelik değişiklikler yapması, benden artı puanı kapmasını sağladı. Gayet hareketli ve seyir zevkinin yüksek olduğu bir maçtı. Hop oturup, hop kalktık deyim yerindeyse. Hamit, Semih ve Arda’nın golleriyle Belçika’yı kendi yuvamızda 3-2 mağlup ederek 6 puana ulaştık. Puan tablosundan Almanya’dan sonra, 6 puanla ikinci sırada yer alıyoruz. Dip not olarak ekliyorum, Almanya’nın atamadığı golleri biz Belçika’ya attık, iyi mi? Bence gayet iyi!

Milli heyecanlar devam ederken, birlik olmanın mutluluğunu yaşıyoruz işte… Sporu sevmemizin asıl sebebi bu. Öyle değil mi?

Son olarak, 8 Ekim’de Berlin’de Almanya ile vereceğimiz zirve mücadelesinde millilerimize şimdiden güvenimiz tam!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...