1 Eylül 2010 Çarşamba

Transfer Dönemi

Futbolda 2010/11 sezonu birinci transfer dönemi sona ermek üzere. Oldukça gösterişli bir transfer dosyası daha 'ara transfer'' olarak adlandırılan ikinci transfer dönemi olan 5 Ocak-1 Şubat 2011 tarihine kadar kapanmış bulunmakta! Vatana millete, futbola futbolcuya hayırlı olsun diyelim ve “gözde transferlerin” analizini yapalım…


Bu sezon hiç şüphesiz ki taraftarını heyecana boğan takım Beşiktaş oldu. Kafayı yıldızlara takan siyah-beyazlı takım yönetimi hiç de hafife alınmayacak altı transfer yaptı. Başlangıcı teknik direktör yenilemesiyle yapan ekip, orta sahayı güçlendirmeyi kendine hedef koymuş olacak ki, Stutgart takımından R. Hilbert, Inter'den R. Quaresma ve Real Madrid'ten Guti'yi renklerine bağlayarak taraftarını mutlu etti. Kaleci eksiğini de Denizli’den Cenk ile gideren yönetim, defansa kiralık olarak Ersan’ı almayı ihmal etmedi. Böylece dopdolu bir şekilde birinci transfer dönemini kapadı. Transferde en dikkat çekenler Quaresma ve Guti idi. Olaylı gelişlerini, törenli imzalarla birleştirip golleriyle havalara uçuldu. İlerleyen maçlarda taraflı tarafsız herkesin onlardan büyük işler beklediğini de söyleyeyim. Bu arada Beşiktaş takımdan gönderilen futbolcularla da gelen-giden dengesini biraz bozmuşa benziyor.

Geçen sezonun şampiyonu Bursaspor takım kadrosunu çok da sarsmayacak transferleri ile hücumu beslemeyi tercih etti. Kadrosuna Fenerbahçe’den kattığı Vederson ile kadrosundan çıkardığı Tuna Üzümcü transferleri benim dikkatimi en çok çekenlerdendi.

Transferde sessizliği seçen Galatasaray’da suskunluk 31 Ağu. 10 öğlen saatlerinde son buldu. Çok da ihtiyacı olduğunu düşünmediğim bir alana Misimoviç ile nokta koyan Galatasaray, lige kötü başlaması ve Avrupa macerasına erken veda etmesinden sonra yaptığı bu transferle amacına ulaşacak mı, bekleyip göreceğiz.

Yaptığı teknik adam transferi ile eleştiri yağmurunda şemsiyesiz kalan Fenerbahçe yönetimi ilk adımı takımın eski golcülerinden Aykut Kocaman ile yaptı. Çok konuşulan bu transfer ile yerli hocalara zaman tanınması gerektiği kanısına varıldı. Uzun yıllardır aradığı forveti İspanyol gol kralı Guiza ile bulamayan sarı-lacivertli ekip rotasını Fransa gol kralına çevirip M. Niang’ı renklerine bağladı. Oynadığı maçların hepsinde atılan bu adımın ne kadar gerekli ve yerinde olduğu da görüldü. Orta sahayı iyiden iyiye besleyen takımda, gelen-giden dengesinin aynı olması tepki topladı. Beşiktaş takımında da olduğu gibi alt yapıdan kazandırdığı genç futbolculardan da istediğini almaya başlayan Fenerbahçe’de yönetimin kafayı siyahî futbolculara taktığı gözden kaçmadı. Savunmaya kazandırılan yeni bir Afrikalımız daha oldu! Ayrıca Volkan Babacan’ın takımdan gönderilmesiyle oluşan kaleci açığına da Serkan Kırıntılı ile son veren takımda, Avrupa’ya erken vedanın izleri silinebilecek mi, hep birlikte göreceğiz.

Lige yeni katılan takımlarda kadro yeniliği oldukça dikkat çekti, eklemeden geçmeyeyim.

Avrupa’daki transferlere göz atacak olursak, pek de hareketli bir dönem olmadığını göreceğiz. Adı önce Fenerbahçe ardından Beşiktaş ile anılan Robinho, Manchester City’den Santos’a geçiş yaptı.

Avrupa’da öne çıkanlar:

Maxi Rodriguez takımı Atletico Madrid’ten Liverpool’a transfer oldu.

Mesut Özil’in Real Madrid transferi uzun süre gündem düşmedi. Barcelona’nın Madrid’e cevap niteliğindeki Arjantinli futbolcu transferi de, arkasında bıraktıklarıyla uzun süre konuşulacağa benziyor. Başta Barca’nın Ibra’yı elinden çıkarmasıyla büyük güç kaybedeceğini düşünmüş olsam da, aslında bunun hiç de öyle olmadığı geçtiğimiz maçta belli oldu.
Transferlerin bitimine 24 saatten az bir süre kalmasıyla takımların oynayacağı son kozları merakla bekliyor olacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...