13 Ocak 2012 Cuma

Konya Şekeri



Aylardır, hatta yıllardır söylüyoruz. Büyükten küçüğe, hepimizin diline pelesenk olmuş adeta: “Türkiye’de futbol bitmiş!”
Esasında Türkiye’de futboldan evvel, hakemlik bitmiş! 3 Temmuz’dan, 4 Temmuz’a geçmeyi başarabilirsek eğer, futbol düzelme gösterecektir. Lakin hakemlik için baya bir geriye gitmek gerekiyor; 1950’ler belki, 60’lar ya da...
Avrupa’da bilmem ne sıfatıyla maç yönetip, Türkiye’de pozisyon esnasında ofsaydı göremeyen aynı “adam”. Şimdilerde ise taç çizgisinin saha içi işlevini bilmeyen hakemler türedi. Ancak, karıştırmamak lazım! Bunların yalnızca sözlükteki karşılıkları hakem.

Konya'nın en güzel takımıyla, "şeker" gibi bir maç oldu...

Saha içinden evvel tribünlere, tribündeki çekirdekçilere seslenmek istiyorum. Eğer o soğukta, o saatte, o tribüne sadece oturup çekirdek yemek için geliyorsan, ben senin adamlığından da taraftarlığından da şüphe ederim. Böyle yapacaksan gelme! Otur evinde, dizini izle. Zira elindeki çekirdeğe bir tek o yakışır…

Maçtaysa bir Özgür çocuk vardı. Ne iyi oldu onun gelişi, o çubukluyu üzerine yeniden giyişi… Öyle güzel ki futbolu, onu izlerken, sanki hep Saraçoğlu’ndaymış gibi geliyor.

Bienvenu’ye maçtan önce ne yedirip içirdiğinizi bilmiyorum. Ama bunların ona iyi gelmediğinden eminim. Biraz daha sakin olup, maçlarda düşme alışkanlığından vazgeçmeli.

Bir de Mert Günok… Bana kalırsa o formayı üzerinde yeniden görmesi için uzun, çok uzun yılların geçmesi gerekli. Gençliğin ve acemiliğin ardına sığınmak onu kurtarmayacaktır.

Konya Torku Şekerspor’a gelecek olursam, maçın ilk yarısında defansıyla alkışı fazlasıyla aldı. Bir de Konya’dan uçup gelen Şahin vardı ki, onu, çubuklu forma altında görmeyi çok isterim. Ömer Ali Şahiner, ilk yarı performansıyla övgülerin en güzeli hak etti. Dikkat edin bu çocuğun futboluna, onu iyi izleyin. Çok değil, bir süre sonra adını en iyilerde göreceksiniz.

Cehennemdeki hiç kimse bizim günahlarımız için ölmedi. Bu yüzden de, ne sahadakilerin ne de demir parmaklık ardındakilerin yaptığı bir takım yanlışların cezasını, taraftar çekmekle yükümlü değil. Böyle söylediğime de bakmayın. Kızgınlıklar ve nefretler dilde kalıyor yalnızca, kalbe işlemiyor. Ne kadar kızarsak kızalım, bir yerden sonra o formayı taşıyan, öyle ya da böyle armayı bir yerlere getiren adama çok da sövemiyoruz. Bir takım taraftar bozmaları gibi 2-0’da yerip, 2-4’te övmüyoruz.

Bir Fenerbahçe’yiz, bizden çok “adam” çıkar. Sizden mi?
Sizden “çok renk” çıkar.

Maç sonunda dilimde kalan tek şey:
Sol kanattan koptun geldin, ne güzel adamsın Miroslav Stoch!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...