15 Aralık 2011 Perşembe

Tribünden Sahaya Futbol

Güzel adamlar sahada oldukça güzeldir futbol. Sahayı besleyen tribünse bir artıdır çoğu zaman. Lakin sapla samanı karıştırmadaki ustalığımızı, tezahürat ile maçı karıştırmada da kullandığımızda bir eksiye döner kendileri.
Demek istediğim ne mi? Bir Avrupa maçında, adını dünyanın çeşitli liglerinde öyle ya da böyle duyurmuş milli futbolcuna küfür etmenin çirkinliği. Evet, tam olarak bundan bahsediyorum.

Futbol ne zaman mı izlenir?

Kramponuna tapılası Almeida her çalımında alkış aldığında,
Formanın hakkını vererek her pozisyona giren Pektemek golünü attığında,
İsmail’in saha içi dramını objektif yorumladığında,
Karşı takım kalecisini başarılı bulduğunda- ki bu aslında senin başarındır-,
Veli’nin yaptığı hatalara: “tecrübesiz, düzelir” diyebildiğinde,
“Başındaki” adama iyi ya da kötü sahip çıkabildiğinde izlenir futbol.

Ne zaman mı izlenmez?

Seninle fiilen alakası olmayan bir futbolcuya, “talihsiz” küfürler ettiğinde,
Avrupa’da başarıya koşarken, rakip takım futbolcusuna çakmak attığında,
“Aklan da gel” dediğin adam aklanmadığı halde, sadece o dört duvardan çıktı diye sahiplendiğinde,
Kendi başarına gölge düşürsen bile bir başka takıma laf attığında,
Saha içinde profesyonelliğe aykırı her adımında senin futbolun izlenmez Beşiktaş.

Ne zaman ki güzel adamlarını, kaliteli kadronu haddini bilmez bir avuç insandan soyutlarsın, o zaman tebrik edilir başarıların.

Avrupa’ya, Asya’ya, Amerika’ya… Nereye gidersen git, nerede başarılı olursan ol, üzerinde dalgalanan bayrağa ne zaman ihanet etmez, armanı taşıyan futbolcuyu küfürle beslemezsin, o zaman göklere çıkarsın Kartal.

Ki bu aynen Fenerbahçe, Galatasaray, Bursaspor ve diğerleri için de geçerli. Sizler kendi başarılarınızla anılmayı “başardığınızda” asıl şampiyonluğa ulaşmış olacaksınız.

Zaten futbol bir çeşit siyah çantalara taşınmışken, bir de tribün coşkusunu rezil etmeye hiç lüzum yok.

Biz ki aylardır aynı şeyleri söylüyor, birlik olup savaşmalıyız diyoruz. Ama kime, neye? Birbirine düşman olmuş, dağılmayı çoktan yaşamış “Türk” takımlarına… Değer mi? Asla.

Tezahüratlarla uyuyup uyanıyorum sayenizde. Dilimde benzer şeyler: “Güzel günler göreceğiz, güneşli günler…”  Esasında pek ihtimal vermesem de…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...