13 Eylül 2011 Salı

Alex Doğmuş, Ne İyi Olmuş! -2




Alex’i en son “kişisel” olarak kaleme alışım, yine doğum gününe denk geliyor. Geçen seneki doğum gününde, her şey kötüye giderken bahsetmiştim ondan uzun uzun.
“Gidecek” diyordu birileri onun için, ben de geldiği günü hatırlayıp soluksuz iç çekişlerimi gözyaşlarımla birleştirip, lanet ediyordum gidişlere. Ama olaylar beklediğim kadar kötü olmadı. Başta, çok kızdığım ve sahada göremediğimi söyleyip düzelmesini istediğim futbolu kendi geldi. Hem de nasıl bir gelişti o öyle… Türk futboluna adını yazdıran, hatta düzeltiyorum adını yazmakla kalmayıp heykelini diktirtecek kadar sevilen ve sayılan bir adam, futbolcu, baba, kaptan olduğunu herkese yeniden kanıtladı. İçimizdeki Alex sevgisi büyüdü, kalbimizden ve tribünlerden taşıp sahaya dar geldi…
Öyle zor zamanlardan geçtik ki Fenerbahçe olarak. Aklımıza gelmeyen başımıza geldi ve en başından beri varlığını bildiğimiz Alex, yokluğuna katlanma fikrini bile sildi hafızalarımızdan. Biliyorsunuz işte, tekrardan uzunca bahsetmeye gerek yok. Şikesiydi, teşviğiydi derken biz Fenerbahçeliler birbirine daha çok bağlanıp, gerçek anlamda “bizden” olmayanları ayıklarken, aslında bizi bizden çok sevenin Alex olduğunu anladık…
Şimdi ben ne diyeyim ki senin için Alex? Gitsen de kalsan da sen benim için hep “en iyisi” olacaksın. Taraftarız en nihayetinde, daha ne futbolcular göreceğiz, daha kimleri kimleri yücelteceğiz Saraçoğlu'nda.  Ama senin yerin hepimizde farklı, biliyorsun işte, olayı daha fazla dramatikleştirmeye gerek yok.
Boğazların düğümlenip, kelimelerin cümlelere eşlik edemediği yerdesin Kaptan. Öyle çoksun ki içimizde. Her şeyinle benimseyip, fazla sahiplendik sanırım seni. Bir gün gidersen ne olur? Yerin doldurulamaz, bu bir gerçek. Stoch yetişiyor, senden sonra kaptan olacak, senin futbolunu izletecek bize diyorum, ama kimse senin gibi olamaz. Kabul, gidersen çok ağlarım. Ardından bakar dururuz belki uzunca bir süre. Biliyorum, sen de dayanamazsan Fenersiz kalmaya, döner gelirsin belki de bambaşka sıfatlarla. Şimdi okuyanlar, Alex’in gitme niyetinde olduğunu falan düşünmesinler. Bizi “zor” zamanımızda bırakıp gitmeyen adam, iki kelimeyi bir araya getiremeyen bir “adam” sıfatlıdan kat be kat iyidir.
Kaptan Alex, 10 numara Alex, Kralex… İsmine eklenen sıfatlar sadece bunlar. Biz onu, saçlı saçsız, gollü golsüz, keyifli keyifsiz her haliyle sevdik. Yedek kulübesinde otururken izlediği maçlarda aradı gözlerimiz onu… Oturduğu yerden kaçan pozisyonlara lanet eden, taraftar ve futbolcu Alex… O bizim en değerlimiz, en eskimiz… Futbolumuzun beyni Alex, futbolumuzun dehası, örneği, asili. 20 numarayla sevdik biz onu, 10 numarayla çıkardığımız göğe heykelini diktik… Kim ne derse desin, isteyen kabul etmesin, x futbolcu Alex’e bin basar desin ve hatta o x futbolcu bassın Alex’e bin. İnanın Fenerbahçeli taraftarlar olarak söylenenlerle zerre kadar ilgilenmiyoruz. Şimdi bu satırları, onları temsilen yazıyorum… Zamanı geldiğinde diğerleri gibi gideceğini bildiğim halde yazıyorum. Hiç bıkmadan ve usanmadan, Saraçoğlu’nda Alex nidaları atmaya devam edeceğiz!
Ne diyordum? Bugün doğum günün... Kaç oldun, 34 mü? Epey olmuş deyip üzmeyeceğim seni elbette. Biz seni futbolun dehası olarak sevdik, öyle kal gönüllerimizde. Fenerbahçe'yi bırakıp giden "diğerleri" gibi olma e mi, Kaptan? “Bunu söylemene bile gerek yok!” dediğini duyar gibiyim, ama olsun. Gidişini düşündükçe içim rahat etmiyor 10 numara…
Sözü çok da uzatmamalı aslında. İyi ki doğdun ve Fenerbahçeli oldun! Nice yaşlara futbol dehası, nice kupalara, sevinçlere!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...