19 Ağustos 2014 Salı

Demba Ba vs. Szczęsny

Maça ve dolayısıyla konuya geçmeden evvel, Arsenal kalecisi abimizin adının nasıl yazıldığını Google'layarak bulduğumu itiraf etmek istedim.
Şimdi asıl mevzuya, yani, bir yanda Fenerbahçe diğer yanda Beşiktaş maçlarının olduğu akşama geçebiliriz.

Beşiktaşlı güzel arkadaşlarım günler günler öncesi maç bileti almak için sıraya girmişler. Birçoğuna maça gitmek istediğimi, maça bir iki gün kala söylediğimden hepsi şikayet etti bana. Zaten saatlerce sıra beklemişler bilet için, söylesem alırlarmış falan. Nereden bilecektim ki? Sıra olayından rahatsızlık duyan arkadaşlarım "Passolig" almamış olanlardı, keşke alsaydık, diyenleri dahi duydum. Oysa geçen yıl tribünde en çok karşı çıktığımız şeydi bu.
Gerçi ben ne geçen sene kombine aldım ne de bu sene alacağım. Maddi açıdan biraz daha rahatladıktan sonra eski kombine düzenime devam ederim diye düşünüyorum. O zamana kadar da, passolig bilet konusunda en büyük yardımcım olacak ister istemez...

Beşiktaş'ın bu önemli maçı önce çok sevgili Süleyman Seba anısına saygı duruşuyla, hemen ardından da üçüncü saniyede Beşiktaş lehine kaça golle başladı. Devamında, en azından ilk yarıda birkaç önemli pozisyona daha girmeyi başarmış olsa da Beşiktaş, ben kulağımı taraftarın tribünde oluşturduğu güzel ahenge verip, maç içindeki tuhaflıkları izlemeye koyuldum.

Sanırım şunu söylemeden edemeyeceğim ki, Bilic bana artık samimi gelmiyor. Evet, başlarda ben de herkes gibi bu adamı çok samimi ve 'bizden' buldum ancak o zayıf vücuduna oturtmaya çalıştığı kabadayımsı hareketleri ve aşırı artmaya başlayan maç esnasındaki çalımları bana çok yapmacık gelmeye başladı. Dolayısıyla acayip de soğudum kendisinden. Kamera ne zaman ona dönse elleri belinde ve pantolonunun içinde, gömleğini düzeltiyor omuzlarını geriye vere vere. Sanırım ben bundan çok tiksindim...

İlk ve ikinci yarıda Beşiktaş'ın peş peşe kaçırdığı goller beni zaman zaman deli etse de, ani ataklarla Beşiktaş kalesini sağlama yoklayan Arsenal, durumu her şartta dengelemeye yetecek gücü olduğunu gösterdi bizlere.

Bu maçın sonucunun ne olduğu bana kalırsa çok da önemli değil lig açısından. Çünkü tahminlerimde yanılmayacağımı ve Fenerbahçe ile Galatasaray'ın şuursuz oyunlarındaki boşluğu fırsat bilirse eğer, Beşiktaş'ın şampiyon olacağına inanıyorum.

Bir de yıllardır izlerim şu futbol denen oyunu ama hala başta Arsenallı futbolcuların tamamı olmak üzere, vücudu sağlam tüm adamların niye ısrarla dar ve üstlerine yapışan forma giydiklerini bir türlü anlamam. Üzgünüm beyler ama hiç de seksi olmuyorsunuz. Böyle daha çok alçıdan yapılmış heykel gibisiniz.

Demba Ba iyiydi, hoştu, güzeldi. Çabuk uyum sağladığı Beşiktaş'ta parladığını söylemem çok da yanlış olmaz sanırım.

Maç ilgili söyleyeceğim bir diğer şeyse, sonunu zor getirdiğim. O kadar çok uykum geldi ki maçı izlerken, keşke Fenerbahçe'nin Roma ile olan maçını izleseydim demeden edemedim haliyle.

Son olarak kısaca toparlayacak olursam, maçın son 10 dakikasına bir kişi eksik giren Arsenal karşısındaki Beşiktaş'ın şüphesiz en çalışkan ismi Mustafa oldu. Lakin paslaşırken bile organize olamayan ve birbirini göremeyen bir Beşiktaş vardı ki bu da, deplasmanda onları epey zorlayacaktır diye düşünüyorum. Ve özellikle de maçın uzatma dakikalarında Beşiktaş baskıyı arttırmış olsa da, "futbol şansı" onların yanında kalmayı seçerek maçın 0-0 bitmesini sağladı.



Dipnot: Şu fotoğrafı koymasaydım inanın içim rahat etmezdi. Belki Beşiktaşlılar görünce bana kızacaklar ama ben daima birçok yerde Beşiktaş'ı desteklemiş biri olarak, şu görüntüye o zaman da hem gülmüş hem de üzülmüştüm. Şimdi de paylaşmanın tam sırası olduğunu düşündüm...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...