26 Şubat 2011 Cumartesi

Bir Düşüş Hikayesi

Her zaman Fenerbahçeli olduğum için şükretmişimdir. Beni kızdırıp küfrettirdiği için, sevinçten gözyaşlarına boğup, haksız olduğunu yüzüne vurduğumda sırtını dönmediği, renklerin en güzellerini doğduğumdan an daha kucağıma bıraktığı ve oynadığı futbol, gelip giden futbolcular, aldığı ve alamadığı; kısacası başına gelen her şeyde Fenerbahçeli olduğum için şükrettim. Şimdi, artık bir sebebim daha var.


Lige başlangıcımız kötü oldu, Avrupa’ya daha giderken dönüş biletlerini bavullarımızda bulduk. Toparlandık, kendi çöplüğümüze döndük hızlıca. Hemen ardımızdan Galatasaray, Trabzonspor ve sözde beşinci şampiyon olan Bursaspor geldi. Avrupa sadece kartal kanadımız kalmıştı. Yıkıldık, çöküşün eşiğine geldik haliyle. Aslanlarda patlak veren mağlubiyet serisi dur durak bilmeyince, “istifa” sesleri yükselmeye başladı, bir ivmeyle kaldırıp konduruldu, yönetimde garip haller gerçekleşti. Galatasaray’ın adamı Hagi oturdu koltuğa, değişen hiçbir şey olmadı: Türkiye’ye kazandırılan muazzam bir stat dışında.

Karadeniz fırtınası Avrupa utancını ligde unutturmaya kararlıydı, istikrarlı futbolunu göz dolduran gollerle taçlandırıp liderlik safhasına ulaştı, kalkmaya niyeti yok falan da denildiği oldu tabii.

Bursa iyi geldi, hiç anlamadığım bir anda çöküşe ortak oldu sonra.

Beşiktaş nerede mi? Ona gelecek olursam, dört çarpı dört devam ediyor yoluna. Avrupa’da sekizlik serisinden kurtulup, kendi futbolunu ikiye bölerek dörder dörder filesini doldurmaya başladı. Guti’nin düşmanlığını sezdim mesela geçtiğimiz maçta, öylesine kızdım ki ona.

Şimdilerde düşüş hikayesinin en hazin karakterleri Galatasaray ve Beşiktaş. Hangisi daha kötü, hangisinin futbolu diğerini dibe vuracak ve Kartalın Avrupa diye övündüğü futbol bundan ibaret mi, görüyoruz işte.

Fenerbahçe ise yakasını bu düşüşten zor da olsa kurtarmayı başardı. Son yedi maçtır aldığı galibiyetle yüzümüzü güldürmenin ötesinde, kırık kalplerimizi tamir edip, hayallerimizdeki şampiyonluğa ulaşmanın aslında o kadar da zor olmadığını gösterdi.

Volkan Demirel: Panter Kaleci

Kısaca Fenerbahçe-Kasımpaşa maçına değinmek istiyorum.

Kendi sahasında oynuyor olmanın verdiği rahatlıkla fazla baskı kurmayan Fenerbahçe, maç fazlasıyla liderlik koltuğuna oturdu. 2-0 biten maçın gollerini Alex ve Dia attı. Bu yazdığım, sadece maç sonundan bahsediyor bizlere. Oysa maç esnasında kalede bir panter vardı ki, nasıl anlatsam, hangi kelimeleri kullansam az gelecek gibi duruyor.

Kasımpaşa’ya çok fazla pozisyon vermeyen sarı-lacivertli ekip savunması kendini açığa aldığı anda, ceza sahasında gördüğü futbolcularla baş etme görevini Volkan’a devretmişti. Görevini hakkıyla yerine getiren Volkan Demirel, yine kalede panter kesildi. Kurtarılması imkansız pozisyonlardan tutun da, büyük bir güçlükle gol olmasına izin vermediği penaltıya kadar…

Volkan dışında sahada aktif olan, görevini istekle yerine getiren bir futbolcu göremedim açıkçası. Özer, yerlere inen performansıyla tüm haykırışlarımızı hak etti.

Baştan sona yüreğiyle oynayan Volkan ve düşüşe teslim olmayan Fenerbahçe, yine kalplerimizi fethetmeyi başardı.

Teşekkürler Fenerbahçe, kendini bir an önce toparla Türk futbolu!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...