Sanırım bu Dünya Kupası bizi şaşırtacak ya da futbol deyimiyle, ters köşe yaptıracak. Bekleneni vermeyecek dersem haksızlık olur, ama bekleneni verdiğini de söylemem pek mümkün değil doğrusu.
Dün, saatler gecenin birini gösterdiğinde, klişeleşmiş bir deyim ile "ölüm grubu" içinden İngiltere-İtalya maçı vardı. Çoğu futbolseverin bu maçı hevesle, saatine aldırmadan beklediğine eminim; tıpkı benim gibi. Ancak uykusuna yenik düşenlere kötü haberim var: şimdiye kadar izlediğimiz en keyifli maçlardan biriydi!
Maç öncesi klasikleşen tahminlerimde, maçın 0-0 biteceğini söyleyip durdum. Oysa ne bileyim, 2006 şampiyonu İngiltere'nin, az korner, az şut, çok ofsayt, çok faul ile oynayan İtalya'ya yenik düşeceğini?
Maçın ilk on, on beş dakikası ortalardaydı. İtalya'nın bir iki şutu heyecanlandırmış olsa da, "bunun için mi uyumadım yahu?" bile dedirtti yer yer bana. Tam o anlarda, esnemekten bir hal olmuş beni ayağa kaldıran gol, İngiltere cephesinde Daniel Sturridge ile geldi. Golden ziyade, gol sevincine takıldım ben. Sanırım futbolda en sevdiğim şeylerden biri bu ilginç gol sevinçleri. Daniel'ınki de onlardan biriydi...
İşte bu golden sonra maçın hızı, atağı ve şekli değişti.
İngiltere son iki yıldır mutlak bir değişim içindeydi, yaş ortalamasının düşürülmesi, teknik direktörün özel hamleleri ve dahasıyla, bu maçı koparacağını düşünüyordum ben de sizler gibi.
Futbolun mucidi İngilizleri, Marchisio'nun golü kırdı evvela.
Ardından Balotelli, İngilizlerin kazanacağı düşüncemizi yıkan o harika golünü attı!
Balotelli hakkında ne düşündüğümü bilmiyorum. Sevip sevmediğimden emin değilim ailenin hırçın çocuğunu. Emin olduğum tek şey, onun tam bir Galatasaray futbolcusu olduğu. Kim bilir, belki onu yakın zamanlarda sarılı kırmızı görebiliriz, çok da şık olur doğrusu...
Sonuçta Dünya Kupasında bir maç daha, en azından benim açımdan farklı bir şekilde sonuçlandı.
E ne diyelim, önümüzdeki gruplara bakacağız! :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder