En son sesim konuşmaya yetmediğinde, her cümlem hıçkırıkla bölündüğünde aylardan Temmuz’du.
Şimdi ise, kelimeleri bile toparlayamadığım bir vakitteyim…
Biliyor musun, ben seni hiç izlemedim. Gol attığına sevinemedim, çünkü sen gol attığında ben henüz doğmamıştım.
Futbolunu tanımadım ama senin adınla büyüdüm.
İlk sarı lacivert çubuklum, dedemden kalmaydı. Bir hayli de eskiydi aslında.
İlk formamda sana ait bir şey yoktu ama ruhun işlemişti bir kere çubukluya.
Gazeteden özenle kestiğim harflerle yazmıştım adını odamın duvarına. Okumayı beş yaşımda öğrendiğimde, duvarlara Fenerbahçe yazıyordum ben.
Sen bilmiyorsun ama seninle büyüdüm ben.
Maç günleri dedemin keyifle anlattığı o yüce adamlardandın sen de.
Hiç bıkmadan, usanmadan “dede, bir daha anlatsana!” dediğim çubukluydun.
Ne dinini bildim ben senin ne de yakıştıramadıkları milliyetçiliğini.
Siyah beyaz posterlerimde, seçemediğim yüzün kazınmıştı hafızama.
Seni ilk ve son görüşüm, 2011 kışına denk geliyor. Bir Şubat ayında, dizlerim titreyerek elini öptüğüm gün kazınmıştı ardından hafızama.
Küçükken heyecanlanma sebebimdin. Şimdi ise gözümden akan yaşın, kalbimi acıtan sızının sebebisin…
Ölüm soğuk, ölüm adil değil. Ve aslında hiçbir şey bu kadar kolay olamaz. Bilmiyorum. Bana kalırsa, hiçbir acı ölümü dindirecek kadar aciz değildir...
Ne kaybedilen bir şampiyonluğa benzer bunun acısı ne de seni bana sevdiren dedemin ölümüne.
Öylesine eksiğiz ki artık. Nasıl ayakta kalır, nasıl savaşırız…
Kimi düşünür de sıkı sıkıya tutunuruz şampiyonluğa. Kar, kış demeden kimi ziyaret ederiz? Niye gideyim ki ben artık Büyük Ada’ya? Adının yazdığı sokaklardan geçerken, kim engelleyebilir ki gözümden akan yaşı…
Şimdi sen de gittin, milyonlarca eksik kaldık. Hiçbir isim tamamlayamaz artık bizi. Yetersiz kalır sıfatlar, buz gibi heykeller.
Gel gitlerin arasında yeni bir yaşam kuracağız sensiz. Zor olacak, biliyorum. Acımız büyük. İnsana en çok koyan da bu oluyor. Bir yerde, birileri için hayatın kaldığı yerden devam etmesi.
Bizim için de edecek elbet. Ama sen boğazlarda düğüm, gözlerde yaş, kalplerde, tribünde ve sahada milyonlarca eksiğimiz olarak kalacaksın.
Canım acıyor Lefter.
Birazdan odama gideceğim.
Posterinin asılı olduğu duvara bakacağım uzun uzun, ölümlere sövüp, gidişine ağlayacağım.
Çubukluya sarılıp uyurum belki.
Tanrı’nın işine karışılmaz ama o defter hiç dolmayacaktı Lefter.
Gözümden akan, sana ulaşan yaşların tümü helaldir…
Büyük adamlar ölmez, sen de ölmeyeceksin Lefter. Hep bizimle, hep çubukluyla kalacaksın…
Seni en güzel halinle hatırlayacağım şimdi. Dedemin anlattığı, en güzel gollerinle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder