2 Aralık 2010 Perşembe

Son Ses Taraftar Çığlığı!

Türkiye olarak futbolun neresindeyiz diye sormuştum bir önceki yazımda. Futbolumuz iyinin altında, inancımız zayıf, zaten doğru düzgün çalışıldığı yok, takım maçı kaybettiğinde ilk laf yönetime, teknik adama derken aslında futbolumuzun böyle çalkantılı olmasında taraftarın da etkisinin büyük olduğunu düşündüm. Ve bana göre ‘ideal bir taraftar nasıl olmalıdır’ı, birkaç maddede sıraladım. Buyurunuz, takımını seven ve ona inanan taraftar…


- “Yense de yenilse de” sadece lafta kalmamalı, gerçekte varlığı hissedilmelidir.

- Yalnızca derbi maçlarında tuttuğu takımın ne olduğunu hatırlayıp, yenildiyse hiç olmadığı ve bilmediği halde fanatik kesilen taraftar kesimiyle şampiyon olamadığında “X takımından da bir cacık olmaz!” deyip bölge değiştiren taraftar tipi birdir ve hiçbir niteliği yoktur.

- Kaybettiği maçlarda hakeme laf söylemek taraftarlık değildir. Taraftar olmak, sahada oynayan ve oynamayan futbolcuyu birbirinden ayırmaktır.

- Taraftar olmak, inandığı ve bildiği takıma ait hiçbir ürünün yan sanayi sürümünü almamaktır.

- Sorulduğunda verecek bir cevabı olsun diye takım tutan değildir taraftar.

- Tribünü doldurmak, çay içip çekirdek çıtlatmak değildir. Tribüne gitmek, sesinin yettiğince takımını desteklemektir.

- Yenildiğinde ağlamayı bilmek; takımın yanlışını görüp, eksiklerini tamamlama yolunu aramaktır taraftarlık.

- Yine kaybedilen bir maçta tüm nefretini yönetimden çıkarıp, o tapındığı statta ağza alınmayacak laflat etmekle taraftar olunmaz!

- Ki, tuttuğu takım kimliğidir taraftarın…

- Taraftar olmak, armaya tapmaktır!

- Taraftar dediğin, en kötü günde bile içinden takımına lanet eden sesine inat, yine onu desteklemek, sevmek ve “bir dahaki sefere” başaracağına inanmaktır…

- Kaybedilen bir maçta suçu karşı takımdan ve hakemden önce, kendi takımında aramaktır taraftar olmak.

- Futbolun kurallarını bilmek ve gördüğü bir kartın haklı olup olmadığı konusunda objektif karar verebilendir taraftar.

- Yıldız transfer yapıp takımının isminin duyulmasını değil, gerekli ve yerinde transfer yaparak takımın açıklarının giderilmesine sevinmektir.

- Taraftar olmak, futbolu bilmektir evvela. Futbolu sevdirdiği için takımını sevmektir.

- Görüntüde değil, ölümüne tutmaktır takımını; gerektiğinde en koyusudur.

- Başka takımın taraftarına da saygı duyup, kendi takımını her daim yüceltmektir.

- Ve aslında taraftar olmak, kanın gibi, canın gibi onu her an yanında taşımaktır. Bir futbol tartışmasında savunmak, dilediğin gibi dilediğin tonda marşını söylemek, içinden geldiği gibi takımını yaşamaktır.
Bunu bilip, uyguladığımız takdirde futbolu bilen taraftarlar olabiliriz kanımca. Diyorum ki, aklıma geldikçe iyi taraftar nasıl olur sorusunun cevabına eklemeler yapayım. Ve son ses taraftar çığlığını her kulak duysun…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...