Eğer futbolun, sadece top peşinde koşmaktan ibaret olduğunu düşünüyorsanız, daha ilk satırdan bırakabilirsiniz bu yazıyı okumayı. Yok, eğer futbol topunun peşinde koşmaktan öte umutların da peşinde koşmak olduğuna inanıyorsanız evet, doğru yerdesiniz.
Futbolun ne olduğunu önce kendi içimde tartışıp sonra uzun uzadıya buraya yazmayacağım. Olaya direkt şuradan gireyim diyorum, ülkelerin süper liglerinden başka futbolları da var. “Nasıl yani?” dediğinizi duyar gibiyim. Durun biraz, hemen açıklıyorum.
Bizim o çok sevip dilimizden eksik etmediğimiz futbol sadece süper lige çıkan A takımların oynadığı bir şey değil. Yani dünya üzerinde sadece bu adamların futbolu yok, bunu hepimiz biliyoruz. Öncelikle bu konuda anlaşalım. Asıl demek istediğim, var olan A2, U19, U17 gibi taptaze futbol takımlarına verilen önem ve değerin azlığı. “Koskoca lig, bu ligin de koskoca adamları dururken gidip onları mı izleyeceğiz!” diyebilirsiniz, haklısınız. Ama bu söylediğiniz, o tertemiz futbollu çocukların oynadıkları oyuna vakit ayıramayacağınızı kanıtlamaz. “Niye izleyelim?” kısmına gelecek olursak ise, asıl mesele o zaten. Bu çocukların futbolunu izleyin, sevin, değer verin. Çünkü onlar futbolu gerektiği gibi, layığıyla oynuyorlar. Bu adamlar futbolu seviyor, kirletmeden, çamur bulaştırmadan oynuyorlar.
Yazılarımın çoğunda bundan hep bahsettim aslında. Bana göre “Türk futbolunun kanayan yarası” alt yapıdır. Son iki-üç yıldır düzelme göstermeye başladı, kabul ediyorum ama hala gereken ilgiyi göremediklerini düşünüyorum. Bu “küçük adamlar” inanın bana, sahanın yeşilini paranın yeşiline değişen “büyük adamlar”dan daha fazla emek harcıyorlar. Umutları var bir kere ki bu bence her şeyden önemli. Futbola umutla bakmak ne demek, biliyor musunuz? Hayalinde yatan takıma ulaşabilmek, geceleri yattığında A takımda olduğunu düşlemek falan. İşte bunlar, sadece top peşinde koşuyor gözükmekten çok daha önemli şeyler. Bakın, futbol sevgisi diyorum. Yeteneği besleyen en büyük güçtür sevgi. Sonra çalışmak, inanmak bir de.
A2 Takımlarından yükselmiş, bugün bayıla bayıla izlediğimiz adamlar var. Geçmişte adını bile duymadığımız adamlar bunlar üstelik. Şimdi aynılarını bir başka futbolcular yaşıyor işte. Diyorum ki ben de, yaşatmayın. Önem verin, izleyin.
Mesela Fenerbahçe A2 takımından bir Eren Hoş var ki, o “büyük yıldız” dediğimiz ve milyonlarca para harcanan adamlardan çok daha temiz futbolu var. Daha önce hiç izlediniz mi onu? Ben izledim. “bunun burada ne işi var?” diye kendi kendime sorarak, defalarca izledim üstelik. Ardından uzun uzun araştırdım Eren’i. Biliyorsunuz, Fenerbahçe’nin yeni transferi. Tamam, düzeltiyorum bilmiyor olabilirsiniz. Küçük adamların futboluyla ilgilenmediğinizi unutmuşum. Ama bilmelisiniz. Bu adamın futbol kalitesini, onun direncini, takımını, formasını, futbolu sevmesini görmelisiniz. Sonra bizler de Eren ve onun gibi diğer kaliteli gençlerimizin yavaş yavaş A takımlara yükselişini görmeliyiz. Gelecekte Eren hangi takıma gider, hangi formaları sever bilmiyorum. Şimdilik tek bildiğim yaşıtlarından üstün futbol oynadığı ve daha uzun süre Fenerbahçe’de kalacağı.
Sadece Fenerbahçe değil elbet. Galatasaray’da mesela, bir Emre Çolak bana göre her şeyin üstünde. Öyle güzel dirençli bir futbolu var ki! Tüm ligi bırakıp sadece onu izlemek bile size futbolu sevdirebilir.
Daha önce bahsettiğim U19 Milli Takımımızdaki diğer gençler ve daha adlarını buraya yazmakla
bitiremeyeceğim kadar genç futbolcu var. Genç ve kaliteli. Onların oynadıkları futbol değil sadece. Adeta ders veriyorlar abilerine. Futbolcu öyle değil, “böyle” olur diyorlar; centilmence hareket ediyorlar.
Futbol topunun eşliğinde hayallerinin de peşinden koşan küçük adamların büyük futbollarını takip edin. Pişman olmaz, sadece hayran kalırsınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder