Son haftalarda, üst üste gelen galibiyetlerle zor günleri
geride bırakmış olmanın muazzam hazzını yaşıyorum.
Geçen senelerde deseler, “bir adam gelecek ve oynadığınız
her maçtan sonra, ertesine güne ve hatta tüm haftaya ağzın kulaklarında
başlayacaksın.” Hakikatten inanmazdım. Ama olabiliyormuş meğer.
Ersun Yanal…
Aslında özellikle hassas olmaya çalışıyorum Ersun hoca
konusunda. Önceden konuşmamak, ağzımı kapalı tutmak için büyük özen
gösteriyorum. Ama atılan gollerden sonra, kulübede sevinçten kendinden geçişini
görünce, duramadığım da oluyor elbet.
Oynanan dört maçta, son dakikada atılan goller sayesinde tam
sekiz puan kazandık. “işte bu! İstikrar! Harika!” diyecek değilim elbet. Harika
olduğu konusunda itirazım yok ama böyle olmaması gerektiğine inanıyorum.
Dün akşam oynanan Antalya maçı, şimdiye dek çıktığımız en
güzel ilk yarılardan birine sahipti. Ona rağmen 1-1 biten bir ilk yarı sonucu,
bu kez işlerin iyi gitmeyeceğini düşündürdü bana. Oysa her şey, neredeyse Zico
zamanındaki hızda ve keyifte ilerliyor. Geri düştüğümüzde, nasılsa bir şekilde
o maçı çevireceğimize sonsuz güveniyoruz. İnanın, tek bir yol yedi diye maça
dördündü forveti alan bir hocanız olsa, siz de bizim gibi düşünürdünüz.
Ama aynı şekilde, hoca konusunda çok erkenden konuşmamaya yeminliyim bu sefer. Aykut
Kocaman zamanında yaşadığım hayal kırıklığını, bu kez yaşamamayı umuyorum.
Son olarak, bu son dakika golleri şampiyonluk alameti
beyler, bilesiniz!
https://twitter.com/atakanturgut1/status/391991849365561344 20 Ekim'de Erciyes maçı sonu twitter'a yazmışım bende :)
YanıtlaSilAklın yolu bir diyelim o zaman :)
YanıtlaSil