24 Nisan 2011 Pazar
Biri Kaybetmek Mi Dedi?
Ligin otuzuncu haftasında, kazanıp kaybetmeye oynayan iki takım vardı. Ne ezeli rakip onlar, ne de aralarında herhangi bir anlaşmazlık var. Trabzonspor ve Fenerbahçe, ligin otuzuncu haftasında, koskoca Süper Lig’de kazanıp kaybetmeye oynayan iki takım. Evet, diğerleri ligden düştü, tutunma çabası bile gösteremeden tekerlenip gittiler. Galatasaray bir galibiyet ve bir beraberlik ile neredeyse şampiyon olacaktı. Beşiktaş’ın ne yaptığını ya da amacının ne olduğunu anlamıyorum. Bursaspor ise, ah affedersiniz beşinci büyük, beşinci şampiyon diyecektim, bu sezon üçüncü olabilmek için çırpınıyor. Bu yoğun tempolu maratonda, Trabzonspor hayati önem taşıyan bir puanı Eskişehir’in canım toprağında bıraktı. İyi futbol her zaman sonuç getirmiyor, Eskişehir maçında da buna şahit oldu Es-Es taraftarları. Niye böyle söylediğimi, maçı izleyenler daha iyi anlayacaktır. Zira öyle güzel ve öyle inançlı oynadı ki, Eskişehirspor futbolcuları, mutlak galibiyet avuçlarından kaçtı diyebilirim.
Gelelim haftanın ve belki de ligin en önemli maçına. Bakıldığında, Fenerbahçe için sıradan bir deplasman maçı olarak gözükebilir. Ancak Bucaspor maçı, Bursa’yla oynanan maçta kaybedilen iki puanın “artık” bir etkisinin kalmadığını gösterecekti. Kısaca maçtan bahsetmek istiyorum ben.
İnsan canı yandığında daha çok savaşır ya da acısına katlanamayıp pes eder. Bu akşam sahadaki Fenerbahçe, daha fazla savaşmayı seçen taraftı. Eğer bu maçı alamasaydı ve hatta mağlup olsaydı, şampiyonluğu gerçekten istemediğini düşünecektim. Öyle ki bu maçta kaybedilecek puan, tüm lig boyunca koşup ağları bulan gollerimizi hiç değerinin olmadığını düşündürecekti bizlere. Ama öyle olmadı…
Maça iyi başlayan ev sahibi takım oldu. İyi başlangıcının sonucu olarak da maçın henüz on beşinci dakikasında golü buldu. Bu golden yalnızca iki dakika sonra Emre hayatının en güzel golünü atarak skora eşitlik getirdi. Bu golden bilmem kaç dakika sonra, hayatımda ilk kez duyduğum ismi taşıyan Abdülkadir, hiç olmadık bir gol atarak devreye takımının 2-1 önde girmesini sağladı.
İkinci yarının başlangıcında, ilk ikisi kadar basit bir golü yine Abdülkadir ağlara gönderdi. Bu golden sonra Aykut Kocaman kritik bir değişiklik yaparak Caner’i maçtan aldı. Maça giren Stoch, sahanın canlanmasını sağladı. Ve ardından, hiç sevmediğim halde sürekli olarak “hayat kurtaran” konumunda devreye giren penaltı atışı. Alex’in kendine has vuruşuyla, fark bire iniyor. Henüz sahneden inmeye niyeti olmayan Alex, kafa golüyle skora yeniden denge getiriyor. Ancak maç hala bitmemişken Aykut Kocaman belki de yapabileceği en tehlikeli değişikliği yaparak orta sahadan adam alıp, forveti güçlendiriyor. Maça giren kim mi? Bu sezon ilk kez oynayacak olan Guiza. İlk kez sahaya çıktığı sezonda, 7 dakika o sahada kalan Guiza, maça girer girmez belki de Fenerbahçe’yi şampiyon yapacak golü atıyor. Golden sonra kendini kaybedip taraftara koşan Guiza’nın gol sevinci yalnızca onu değil, ekran karşısında çıldıran biz taraftarları da gözyaşına boğdu…
3-1’den 3-4’e gelip, son dakikaların adamı Andre Santos’un müthiş golüyle de maç 3-5 bitiyor ve Fenerbahçe tarihinin belki de en zor maçından galibiyetle ayrılıyor.
Okunu atmaya hasret Guiza, dünyanın en iyi kanat oyuncuları arasındaki Gökhan Gönül, görev yerinde devleşen panter kaleci Volkan Demirel, gemisini kurtaran kaptan Alex, bizi bu yerlere getirip zaferlerle yüzümüzü güldüren Aykut Kocaman ve diğerleriyle birlikte, zorlu ligin zorlu haftasını da galibiyetle geride bıraktık.
Biri kaybetmek mi dedi? O bizim lügatimizde yok beyler!
Önümüzde Trabzonspor’un Antep maçı var. Bu maçta büyük ihtimalle üçüncü kalecisini sahaya sürecek. Yaralarına bir yenisini mi ekleyecek yoksa şampiyonluğun hiç de kolay olmadığını mı gösterecek bilmiyorum. Fenerbahçe maçı alır ya da alamaz. Bu hafta maç kaybetmedik ya, şimdilik fazla bir şey düşünmek istemiyorum.
Bir gün maç izlerken öleceğim. Heyecandan, sevinçten ya da üzüntüden… Bana tüm bunları yaşatan Fenerbahçe’ye nasıl teşekkür etsem azdır, iyi ki varsınız!
Neler Var:
Alex,
Antepspor,
Aykut Kocaman,
Beşiktaş,
Bucaspor,
Bünyamin Gezer,
Emre,
Eskişehirspor,
Fenerbahçe,
Galatasaray,
Gökhan Gönül,
Guiza,
Trabzonspor,
Volkan Demirel
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder