Futbol ne garip şey.
An geliyor en büyük tutkun oluyor, an geliyor nefretin. Hüznün
de onunla, sevincin de. Farkına varmıyorsun belki ama zamanla hayatın oluyor.
Ya biz taraftarlar olarak çok nankörüz ya da futbol tam
anlamıyla bunu gerektiriyor.
Transfer dönemi demek, özellikle son zamanlarda,
Fenerbahçeliyseniz dert demek, endişe demek. Geçen koskoca sürenin ardından
bence Fenerbahçe takımı adına sorulması gereken tek bir soru var: Bir şeyin yanlış olduğunu görmek için, illa
o yanlışı deneyimlemek mi gerekiyor?
He eğer bu sorunun cevabı evet olacaksa, pek sevgili Aykut
hoca Alex’imizi gönderirken yaptığı hatayı ne zaman fark edecek? Emre’de
yaptığı hatayı fark etmesi çok uzun zaman almadı ama kasadan yüklü miktarda
para almış oldu. Gereksiz bir Mehmet Topal transferi özellikle de.
Emre’nin gidişi ve dönüşü arasındaki süre kısa gibi
gözükebilir ama bize o kadar çok şey kaybettirdi ki.
Takımda sesi çıkan,
ağırlığı olan futbolcular değiştir. Bu da takımı “Fenerbahçe” kimliğinden
uzaklaştırdı.
Garip bir dönem geçirdik anlayacağınız.
Gerçi asıl garipliği şimdi yaşıyoruz. Transferde yönetimin
tek yaptığı: Ctrl + Z
Reto’nun gelmesine taraftarın büyük kısmı karşı çıkıyor. Ben
bu konuda sessiz kalmayı tercih ediyorum. Lefter’in cenazesindeki ve Süper
Final maçlarındaki Galatasaray’a attığı golden sonraki Reto’yu düşününce, biraz
yumuşuyorum.
Geçen zaman bize Salih’i kazandırdı. Beykan için erken
konuşmak istemiyorum. Daha nice güzel çocuklarımız var A2 takımımızda. Zamanla hepsi
çalıştıkları takdirde A takıma yükseleceklerdir elbette.
Yönetimle taraftarın arası bozuk. Nasıl olmasın ki? Verilen sözler
tutulmuyor, yıllardır bile bile bazı şeylere göz yumuluyor ve hala bizlerden
sabretmemiz bekleniyor.
Sussan yönetim yalakası, konuşsan Fenerbahçe düşmanı, Alex’i
destekleyip sevsen, hain.
Söylenecek öyle çok şey var ki.
Şimdi ben tüm bunları buraya
yazsam olmuyor, yazmasam olmaz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder