Euro 2012 elemelerinde kader maçıydı bu Millilerimizin. Hiç beklemediğimiz şekilde aldığımız Azerbaycan mağlubiyetinden sonra, tam bir ölüm kalım meselesiydi bizim için. Avusturya’yla, kendi evimizde, Şükrü Saraçoğlu’nun o içten ve futbolun en iyi olduğu atmosferinde, kader maçımıza çıktık! Sakatlıktan henüz yeni dönen Arda, dünyanın en iyi sağ bekleri arasındaki Gökhan Gönül, panter kalecimiz Volkan Demirel, adam gibi bir Nuri Şahin, Hamit Altıntop, Servet ve diğerleri vardı sahada. İnanıyorduk, bu maçı almalıydık. Geçmişe dönüp baktığımızda Avusturya ile oynadığımız maçlarda aldığımız mağlubiyetler, galibiyetlerimizden daha çoktu ve bizi korkutmaya yetebilirdi. Son zamanlarda oynanılan milli maçlardaki istikrarsızlık ve diriliğin elden gitmesi yüzünden çok eleştirilen millilerimiz bu maçta geçmişi silip yeni bir sayfa açtı! İnandık, başardık! Şimdi kısaca maça bakalım.
Maça hızlı başlayan Millilerimiz, ilk on dakikadaki oyunuyla umut verdi. Bulduğu gol pozisyonları, kaçırdığı goller ve yarattığı fırsatlarla daha maçın çok başında bizim için iyi olacağını gösterdi.
Çok iyi organize olup her topu değerlendiren millilerimiz, maçın ilk çeyreğinden sonra düşüşe geçti. Ancak bu durumun bizi korkutmasına fırsat vermeden maçı toparlamayı bildiler. Sakatlıktan dönen Arda dedik, o öyle bir Arda’ydı ki, “ben buradayım, futbolum daha bitmedi!” tadında bir gol atarak hepimizi ayağa kaldırdı. Bu öyle müthiş bir andı ki tüm umutlarımız ve inancımız bu maçı alacağımıza işaret ediyordu.
Bir tarafta Avusturya’da Türkler, diğer tarafta Türk liglerinde oynamayıp Türk milli takımını seçen diğer Türk futbolcular. Nasıl bir mücadele, hırs ve azimdi bu akşamki…
İkinci çeyreğin sonunda, yirmi sekizinci dakikada golü bulan Arda, ufak bir sakatlık geçirerek yürekleri ağızlara getirdi. Sakatlığının ardından sahalara golle dönmesi ve bu golünü en gerekli zamanda atması, bizim gözümüzde var olan değerini arttırdı Arda’nın.
İkinci yarıya ilk yarıya oranla kötü başlayan milli takımımız, maçı oldukça uzun bir süre 1-0 önde sürdürdü. Taraftarın desteği, Hiddink’in futbolcularımıza olan güveni ve yine o futbolcuların bitmek tükenmek bilmeyen hırsı ile ilk golden tam elli dakika sonra Gökhan Gönül ile görüp görebileceğimiz en harika gollerden birini atmış, maçı 2-0’a getirmeyi başarmıştık. Bu dakikadan sonra ofansif oyun, yerini defansa bırakacaktı. Ancak golden yaklaşık altı dakika sonra Çek hakemin verdiği inanması zor penaltı kararı, hepimizi endişelendirdi. Sırada bana göre en iyi kaleci olan Volkan, panter Volkan, demir el Volkan vardı. Sahadaydı. Ardından on binlerce taraftarı ismini haykırıyor, tam önünde rakibi onu yeneceği anı bekliyordu. İlk değildi bu penaltı kurtarışı, söz konusu Volkan iken son da olmayacaktır. Ve penaltıyı kurtaran Volkan, hepimizin yüreğine su serpti!
Son olarak şunu söylemeden geçemeyeceğim, maçın bitimine az bir süre kala taraftarın sahaya attığı bayram ve diğer yabancı cisimler gerçekten çok kötü bir görüntüydü. Zafere bu kadar yaklaştığımız bir maçta bu bize hiç yakışmadı!
Maçı 2-0 alarak Avusturya ve Belçika’nın önüne geçtik. Kader maçında inancımız ve irademizle kendi kaderimizi yazdık. Euro 2012 için şansımız da inancımız da arttı. Deplasmanda da alması zor bir maç olmayacak bu. Oynadığımız futbol, attığımız çalımlar, kale çizgisinin hemen yanından kurtardığımız toplar ve asla bırakmadığımız defans olduğu sürece, yolumuz açık!
Uzun bir aradan sonra A Milli takımın oynadığı en iyi maçtı diyebilirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder