Takım elbiseli futbol adamları, elinde mikrofonla ülkeyi kurtaracağını düşünen siyaset adamları ya da diğer bir deyişle, işi olmayan yerde her zaman karşımıza çıkan o adamların namlusunda bir futbol izliyoruz, tam yedi aydır. Ya da izlemiyor, sadece konuşuyoruz. Birçoğumuz ne konuştuğunu, niye konuştuğunu bile bilmiyor üstelik.
Bilirsin, eski yeni tüm Türk filmlerinde ve dizilerinde alışıldık replikler vardır. “Açılın, ben doktorum!” mesela en çok kullanılanlardandır. İş, bir şekilde zor durumda olan takımların aleyhinde konuşmalar yapmaya gelince de, bu repliği futbola uyarlamak, ceza hukukunu yalayıp yutmuş adamlara kafa tutarcasına, sırf rakip takımın başarılı geçmişine tahammül edemediği için oldukça kolay oluyor. Başını kaldırıp baktığınızda ya da elinizi boşlukta salladığınızda bunlara fazlaca denk gelebilirsiniz. “Açılın, ben avukatım”cılara tabii ki…
3 Temmuz’dan bu yana, ayağı sahaya sağlam basan bir futbolumuz yok. İşe bunu kabul etmekle başlamalıyız. “Ülkede zaten doğru giden ne var ki?” derseniz, birçoğu çıkıp, “şikeciler” diyebilir. Yanlış okumadınız, “şikeciler”. Kulağa ve göze nasıl da çirkin geliyor değil mi? Ama burada, hangi şikecilerden bahsedildiğine dair bir ayrım yok. “Saman altından su yürüten” mi yoksa “başarısına çelme takılan” mı? Ya da belki, “futbol adamı” olup kendini namlunun parlaklığına adamışlardan bahsediliyordur. Biri de çıkıp der mi acaba, “hepimiz şikeciyiz” diye. Türkiye’nin gerçeği bu, biliyorsunuz. Ölenle ölür, yananla yanar, sevinenle seviniriz. Kaybedenlere sözlüğümüzden en güzel küfürler armağan ederiz. Düşenle düşmeyip tekme atmakta en büyük özelliğimizdir.
Biz ki Türkiye olarak kardeşliği unutmuş, birliği kenara atmış, gerçek suçlularla ilgilenmeyi bırakıp magazine yönelmiş bir ülke olmadık mı? Olduk. Hepimiz avukat, hepimiz savcı, hepimiz hâkimiz. O kadar okumuş ve bilgiliyiz ki, bu yüzden işsiziz hepimiz. Şike var, haksızlık var, uğraşıyoruz işte.
Madem futbol siyasetçilerin namlusunda ve ateş edilmesi için artlarında destek olanlar var, bırakın üzerine toprak atalım futbolun. Ardından “ruhuna” dualar gönderelim. Çiçeklerle süsleyelim bir de mezarını. Sonra gelsin siyaset, gitsin “haksız ekonomik kazançlar.” Gidebilecekse tabii…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder