6 Aralık 2012 Perşembe

Zirveden Bildiriyorum




Merhaba millet, şimdi sizlere UEFA Kupası C grubunun zirvesinden yazıyorum.

Burada hava güzel, ortam keyifli. Biraz dumanlı mı gözüküyor? O gördüğünüz duman son maçın saha içi dengesizliğinden değil, Türk tribünlerinin efsanesi Fenerbahçe taraftarının, hatta biraz daha özelleştirirsek Okul Açık’ın meşalelerinden.

Kendi evimizdeki son maça giderken dilimde tek bir şey vardı: “bu akşam on gol bile yesek üzülmem, kızmam”. Öyle de oldu en nihayetinde. On değil belki ama üç gol yedik. Ve sahiden de ne üzüldüm ne de kızdım. Öylesine dalmışım ki tribünün büyüsüne, üstüne üç gol daha yeseydik yine zerre laf etmezdim.

Neden mi?

Evvela gruptan lider çıkmayı zaten garantilemiş olduğumuz için.
Heyecanla ve hevesle Recep’in performansını beklediğim için.
Aykut Kocaman böylesine önemli bir maçta genç futbolculara “şans” verdiği için.

Onların bu şansı ne kadar iyi kullanıp kullanmadıkları tartışmaya açık elbette. Benim de aklımda, onlardan birkaçını, tam da zirveden sizlere bildirmek.

Bence bu maç, devre arasında takımdan gidecek futbolcuların kesin olarak belirlenmesi için oldukça idealdi.
Benim gidecekler listem hemen hemen şekillendi.

Öncelikle geçen sene gelmesini öyle çok isteyip, şu sıralar oynamadığı için futbolu unuttuğunu düşündüğüm Özgür Çek gitmeli; gerçekten oynayabileceği, kendini geliştirip adından söz ettirebileceği bir takıma. Sadece biyografisinde ya da iş bilgilerinde üç büyük takımdan biri yazacak diye yedeğe bile alınmadan ısrarla aynı takımda kalması onun zararına. Fenerbahçe’ye katacak hiçbir şeyi yok. Bence bu maçın sonunda iyice düşünüp, kendine bir yol çizmeli.

Aynı şekilde Orhan Şam da gitmeli diye düşünüyorum. Ne iyi ne kötü. Varlığı yokluğu bir olan adamın Fenerbahçe’de işi olmaz, olmamalı.

Ah Bienvenü! Onu izledikçe, Guiza’yı nasıl gönderdik biz diye içim yanıyor resmen! Adam kaleciyle teke tek kaldığında bile durup dururken düşebiliyor. Zaten duyduğum kadarıyla devre arasında makul bir fiyata “elden çıkarılacak”.

Artık yaşı gelmiş geçmiş, UEFA maçında bile yedek olan Semih de bence bavulunu toplayıp gitmeli. Artık takımın onu göndermesini beklememeli. Oynayacak kaç senesi kaldı bilmiyorum ama iki yıl bile olsa, forma şansı bulabileceği bir takıma gitmeli.

Egemen, Selçuk Şahin, Baroni, Recep Niyaz, Kuyt benim vazgeçilmezlerim! Mehmet Topal’a ise tahammül bile edemiyorum. Kaç zaman oldu ve ben hala onu niye transfer ettiğimizi anlamadım.

Krasic’e değinmemek de haksızlık olur. Daha önce söylemiştim, şimdi de tekrarlayayım: Sonsuza dek sabredebilirim ona!

Özetleyecek olursam maçta üzüldüğüm tek şey Stoch’un çıkarılmasıydı. Takımın koşan tek adamı, en azından bu maçta çıkarılmayı hak etmedi.

Ve tek dileğim, Göztepe maçına bu kadroyla çıkmamamız…

Zirveden bildireceklerim şimdilik bu kadar. Türkiye’nin gururu Fenerbahçe Avrupa yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Başarısı daimi, vuruşları keskin, attıkları gol olsun!

Bize bu gururu yaşattığın için teşekkürler Fenerbahçem!


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...