13 Ağustos 2012 Pazartesi

Bir Emre Vardı




Keşke futbolu bu kadar çok sevmeseydim” dediğiniz oldu mu hiç?
Benim oldu.
Hem de defalarca.
Özellikle son birkaç senedir, Galatasaray-Fenerbahçe derbi sonlarında. Aykut Kocaman'ın geri çekilme taktiklerinden ya da sahadaki futbolcunun oyunu okuyamamasının ardından.

Elbette dün gece gazozuna oynanan bir maçın skoru beni uykusuz bırakmazdı.
Aykut Kocaman artık bir şeylerin farkında olsaydı en azından, derbileri izlemek daha kolay olurdu.


Öyle çok sinirliyim ki... Şuan ne yazsam sinirim geçmeyecek, biliyorum.
Maç öncesi başladı yine kişiler – kulüp tartışması. Hala takımı, oyunu ya da futbolcuyu, hocayı eleştirenlere düşman gözüyle bakılıyor. Ben eleştiriyorsam, bir şeylerin ters gittiğinin farkındayım ve düzelmesi için yapılabilecek şeyleri söylüyorum. Bana kalırsa asıl düşman, “olsun Kocaman yürekli adam, bir dahaki maçta alırız” diyenler ve bunların türevleri. Yanlışı görüp söylemenin nesi kötü yahu? Bu kadar mı tapıyorsunuz “kişilere”?

Dün akşam, Alex'in koştuğu bir maçtı. Ve Aykut Kocaman, buna rağmen tehlikeyi sezemedi. Yahu çekinecek neyin var, neden çift forvet oynatmıyorsun? Neden maçın son on dakikası, seni bir yıldır forvet olarak sırtlayan adamı değil de, 3 gün önce transfer ettiğin adamı maça alıyorsun? Baktın kötü gidiyor, bekleme yap hamleni. Mucize yaratmayacak sahadaki adamlar! Ben hala, Mehmet Topal'ın neden geldiğini anlamıyorum mesela. Ya da oynamadığı halde neden Baroni'nin maçta olduğunu.. Al Recep'i sahaya, yenil. Biz de diyelim ki, Aykut Kocaman geleceği düşünüyor, Aykut Kocaman yatırım yapıyor, hoca işini biliyor. Ama yok, illa taraftar isyan edecek, illa aramızda bir bölünme yaşayacağız, o zaman bir şeyler değişecek!
Sen, gazozuna oynadığın bir maçta daha Galatasaray'ı yenemiyorsun da, deplasmanda Moskova'yı nasıl yeneceksin hoca?

Ertuğrul gibi bir adamı gönderiyorsun, Mert gibi bir çocuğu yedeğe alıyorsun. Bunun bir izahı var mıdır? Ya Volkan bir ay sahalardan uzak kalsa şimdi? Ya Kuyt olmayacak bu takımlar dese, koşmasa mesela? Kadronun alası var elinde, ama sen hala geri çekilmekle meşgulsün.
Bir Emre vardı mesela hocam, sen onunla kavga edip, kendi rahatın için takımdan göndermeden önce. Emre'yi gönderiyorsun, Emre'nin yerine orta sahayı rakip takıma emanet ediyorsun. Gerçekten artık bunun bir açıklaması olamaz. Tek maçta adam harcamıyoruz beyler, Aykut Kocaman'dan beri Galatasaray maçlarında böyleyiz biz.
Pardon, düzelteyim. Aykut Kocaman ve Cüneyt Çakır'dan beri böyleyiz.

Cüneyt Çakır'a hakem diyenlere, ona Avrupa'da maç verenlere de diyecek çok sözüm var da, buraya yakışmaz. Türklerden hakem falan olmaz. Bu zamana kadar taraf tutmadan maç yöneten adam görmedim. Adam da dedim ama...

Galatasaray'dan bahsetmeyeceğim. Beni zerre kadar ilgilendirmiyor, gol atamadığı için futbolcusuna “Allah belanı versin” diyen bir çalıştırıcının takımı. Sadece şunu merak ediyorum, Fatih Terim'in cezası sonsuza dek mi ertelendi? Yoksa Allah'a emanet mi?

Dün akşam sahada her şey kötüydü. Senin için Türkiye'nin her bir yerinden kalkıp Erzurum'a giden taraftara üzüldüm en çok, onlar bunu hak etmedi.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen, seni sevmekten asla vazçgemeyeceğiz Fenerbahçe. Ama canın sağ olsun da demeyeceğim. Bende sağ olacak can bırakmıyorsun çünkü, ben sana inandıkça sen dibe vuruyorsun.

Elbette tek maçla yıkılmadık. Ama bu maç, bu orta saha ligin habercisiydi. Sadece onlar değil, Kuyt da ligin gidişatından haber veriyordu mesela. Güzel adam, dün gece resmen Fenerbahçeli oldu. İyi geldin bize, hoş geldin.

2 Ağustos 2012 Perşembe

Gerçekten Egemen Mi?



Eğer bir sonraki gün maç olduğunu bilip gece heyecandan uyuyamıyor ve maç sonu içinizde binbir sıkıntı ile aynı yatağa uykusuz dönüyorsanız, geçmiş olsun.


Siz de Fenerbahçelisiniz.

Kadıköy'de nasıl bıraktıysak Fenerbahçe'yi, dün yine öyle bulduk. Farklılıklar da vardı elbet. Mesela orta saha yoktu dün. Günlerce bas bas bağırıp “Emre'yi göndermeyin” derken bunu bilerek konuşuyorduk işte. Daha ilk resmi maç diye defansa çekilebilirsiniz ama kısa sürede pes edersiniz. Çünkü Mehmet Topal'ı biliyor, tanıyoruz. Ve hepimizin bildiği bir başka şey ise, Emre'nin topal halinin bile Mehmet'ten iyi olacağı...

Sahada güzel şeyler de vardı. Binbir umur Alex vardır mesela. Sanki onuncu sezonunda Fenerbahçe forması giyiyor olan Kuyt vardı sonra. Bekir bir de... Hasan Ali içinse ayrıca bir parantez açmak istiyorum. Adam o kadar rahat, o kadar iyi oynuyor ki! Onun oyunu karşısında bana sadece bozulmamasını dilemek kalıyor.

Ancak dün sahada öyle çok yanlış vardı ki, güzelliklerin üstü de çabucak örtüldü. Yazının başlığına bakıp, Egemen'den bahsedeceğimi düşündünüz değil mi? Ama hayır, bahsetmeyeceğim. Maç esnasına Egemen kendinden öyle çok bahsetti ki, bana gerek bile kalmadı.

Bizim en büyük sorunumuz ne, biliyor musunuz? Hataları söylemekten kaçınmak. Evet, belki bizler söyleyince ya da yazıp çizince bir şeyler değişmeyecek ama hatanın üstünü tekrar tekrar örtmek, hata yapmaktan daha acımasız.

Bazı kritik maçlar vardır Aykut hoca, ben o maçlarda düzen ve saha futbolu istemem. İyi futbol umurumda bile değildir. Öyle önemlidir ki mesela o maç, ben sadece iyi skor isterim senden. Hoş, bunu ne zaman istesem ikisine de sahip olamıyorum.
En çok da bu geçen iki ay içinde takımın kampta ne yaptığını merak ediyorum hocam. Ateş başı kafası mı?

Son olarak Vaslui takımına değinecek olursam, geçmişi dar bir kulüp olduğundan sanırım, takımın futbolcuları da profesyonellikten oldukça uzaktı. Maçın %40'ını yerde yatarak geçirdiler. Hakem mi? Elbette kart çıkartmadı. Söz konusu Fenerbahçe olunca, rakip hiçbir zaman tek olmuyor ne yazık ki.

Bazen yanlış seçimler ve bu seçimlerin doğurduğu hatalar, bazı horozları kendi çöplüğünde ötmeye mecbur bırakır. Ne diyelim; kendi çöplüğümüzün dar geleceğini anlayıp, ona göre oynayacağınız bir rövanş maçı olsun..



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...