30 Ağustos 2010 Pazartesi

Zafer Bayramı

Türk olmak, kimliğinde yazan T.C. numarasına sahip olmakla bitmiyor işte... Sizin o sürekli biz'den ayırmaya çalıştığınız Çerkezi, Lazı, Kürdü, Göçmeniyle bu memleket bu yerlere geldi. 'Cumhuriyet ne zaman kuruldu?' sorusuna cevap vermek için düşünen biri, benim gözümde Türk değildir arkadaş!
O yüzden diyorum ki ben, Türklerin ve gerçekten Türklüğünü hissedenin, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun! Daha asırlarca bu bayramı aynı toprak üstünde ve aynı bayrak altında kutlayacağız. Şüphesi olan, biz'den değildir!

Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarıyla birlikte her güne bir yenisi eklediğimiz şehitlerimizin ruhu şad olsun!

Fenerblog!

Serbest Vuruş ve Serbest Vuruş'a eklenebilecek her türlü kelime ile ben ve blog sayfam artık Fenerblog'tayız! Ben derim ki sizlerle, önce Bıyıksızlar ve hemen ardından Fenerblog'da takip ediniz beni ve diğerlerini. Üstünüze afiyet, ööyle leziz yazılar var ki, tadından yenmiyor hiçbiri-benden söylemesi! : )
Hasta La Vista Millet, bu adreslerde görüşürüz!

Fenerblog

Biz Bıyıksızlar!

Serkan Serkan Serkaan!

Haberin doğruluğundan ne derece emin olmalıyım bilemesem de geçtiğimizden aydan beri bi' Serkan muhabbetidir gidiyor. Zaten Volkan Babacan'ın haklı gönderilişinden sonra Mert'in de 2. kaleci olmasıyla bir kaleci daha alma konusunda girişimlere başlanmıştı. Akıllardaki tek isim Serkan Kırıntılı idi. Benim de çok sevip beğendiğim Serkan transferin de son aşamaya gelindiği ve Serkan'ın yarın imza atacağı söylentiler arasında. Ben bu durumu "söylenti" olarak geçiştirmeyip, gerçek olduğuna içten içe inanmak istiyorum. Fenerbahçe resmi sitesinde henüz bir açıklama göremesem de, belki bu durumu net olarak bileniniz vardır diye sizlerle paylaşayım dedim. İşin aslını yarın öğreniriz ne de olsa. Dilerim bu transfer gerçekleşir! Haydi hayırlısı : )

Niang'tan Açılış!

Spor Toto Süper Lig mücadelesinde 2. hafta oynanan maçlarda 3 büyüklerinde hanelerine puan yazdıramaması ve Avrupa'dan tur'suz dönüş taraftarı hayal kırıklığına boğmuştu. Dün oynanan 3 büyüklerin 3. hafta mücadelesi kendilerini taraftara affettirmeleri için bir şanstı diyebiliriz. Bunu değerlendiren 3 büyükler, farklı galibiyetlerle 3'er puanı hanelerine yazdırmayı başardılar.
Aynı saatlerde başlayan Beşiktaş ve Fenerbahçe maçlarına değinmek istiyorum öncelikle. Ne hikmetse maç olduğunu unutup neredeyse uyuyakalacaktım ki, canım arkadaşım arayıp, 'maçı izlemeye geliyor musun?' dedi de kendime geldim! Telefonla birlikte kalktığım gibi maç izlemeye gittim. Gol oldukça kanal değiştirdiğimizden, iki maçı da net olarak izleyemedim. Ancak şunu söyleyebilirim ki, nihayet son buldu bu Şükrü Saraçoğlu'ndaki "sessizlik". Yoksa vallahi kapatıp kanalı uykuma geri dönerdim yani! Maça oldukça isteksiz başlayan Fenerbahçe'de gol perdesini kaptan 10 numara Alex ile açtık. İlk 11 de sahaya çıkan Okan'ı görenler eminim şaşırmıştım. Ancak aramız pek iyi olmasa da ben Aykut Kocamanı tekrar tebrik ediyorum.Önceki yazılarımda da değinmiştim zaten, genç yeteneklere lig maçlarında yer vermesi gerektiğinden. Okan da hocasını pişman etmedi, benden de alkışı aldı! Ben maçta ardıardına gol beklerken durgunluğundan içime fenalık geldi ilk yarının. Bu arada tabii Beşiktaş maça 3. dakikada yediği golün şokuyla başlayıp, ilk yarıyı 2-1'lik Mert Nobre'nin skoruyla tamamladı. İkinci yarıda keyfi yerine gelmiş olacakki önce Lugano, ardından 2 golle Niang skoru belirledi. Yine sessiz sedasız oynanan maçta yine 4 golle bu sessizliğe bir son verdi Fenerbahçe. Hiç şüphesiz ki maçın en beğenilen adamları Okan, kaleci Mert ve Niang oldu. Başından beri söylediğim şuydu: Bu takımın Niang gibi bir beyne ihtiyacı vardı. Dilerim zamanla kanayan yaralarımızı önce genç yeteneklerimiz ve yeni transferlerimizle dindiririz. "önümüzdeki maçlara" umutla bakmamızı sağlayan bu skorun maç perfermansından pek de memnun olmadığımı ekleyeyim. Beşiktaş maçına dönersek, aynı beyni Beşiktaş'ta Guti ile buldu. Quaresma'ya yapılan hareket sonucu kazandıkları penaltıyı ustaca ağlara gönderen Guti'ye Q7'nin golü de eşlik edince skor 4-1'i buldu.
Aslanlar deplasmanda, ligin ilk galibiyetini tattılar. Bu maç başlarken tabiiki memleketim olan Eskişehirspor'u destekliyordum içten içe. O'nun bu taraftar aşkına hep hayran kalacağım, eklemeden geçmeyeyim. Maça iyi başlayan sarı-kırmızılılar ilk anlarda golü buldular. Ancak 2. devre başlamadan es-es'ten cevap niteliğindeki beraberlik golü de geldi. Taraftar tam her şey bitti, bu maçı da kaybettik derken Arda'nın başlattığı pozisyonu Eskişehirsporlu Volkan tamamlayıp golü kendi ağlarına gönderince, 3. gol de sinyalini verdi. Servet'in ayağından gelen 3. gol, 3-1'lik skoru belirledi.
Niang'ın sonunda açılışı yapmış olmasından dolayı ayrıca mutluyum.
Haaydi bakalım, gelecek haftalar bize neler gösterecek! : )

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Sözler İyidir.

Hayatım boyunca hiç rap müzik dinlemişliğim yoktur benim. Bugün yan masada oturan gençlerden biri "saygısızca" telefonundan şarkı açmış, uluorta herkes dinlemek zorundaymışçasına çalıyordu. Şarkıyı söyleyen Ceza idi. Sözleri anlaşılır olduğundan duyduğum bi söz oldukça hoşuma gitti, ne yalan söyleyeyim. Futbolda en hoşlanmadığımın penaltı olduğunu herkes bilir, bu söz de tam ona uygundu.

Buyrun, işte o söz:
"Penaltıdan Gol Atınca Tabelaya Bile Koymuyorum "

27 Ağustos 2010 Cuma

Futbol Şöleni La Liga İle Başlıyor!

La Liga’da 2010-11 sezon heyecanı yarın (28 Ağustos) oynanacak maçlarla başlıyor. Sezonun ilk hafta maçında geçen sezonun şampiyonu Barcelonamızı deplasmana gönderiyoruz, 3 puan ile dönmesini bekliyoruz! Dünya Basketbol Şampiyonası ile aynı günde başlayan La Liga keyfimi daha da yerine getirdi diyebilirim.


İspanya İkinci Ligi'ni geçen sezon ilk 3 sırada bitiren Real Sociedad, Hercules ve Levante bu sezon birinci ligde mücadele edecek, bunu da not olarak ekleyelim.

Mesut Özilli Real Madrid, Javier Mascherano’lu Barcelona ile lig kapışmasını NTV ve NTVSpor’dan takip etmeye devam edeceğiz. Bu arada haberi olmayanlara dipnot, Barca Arjantinli orta saha oyuncusunu transfer ettiğini resmen açıkladı. İngiltere'nin Liverpool takımında oynayan Javier Mascherano'yu bu sezondan itibaren 4 yıl süre ile La Liga’da izleyeceğiz.

Yine bol gollü bir sezon olmasını diler, en çok golü Messimin, en iyi savunmayı Piquémin yapmasını temenni ederim. Öpücük onlara!

İşte La Liga’da ilk haftanın fikstürü şöyle:

28 Ağustos Cumartesi
Hercules - Athletic Bilbao

Malaga - Valencia


Levante - Sevilla



29 Ağustos Pazar

Deportivo - Real Zaragoza

Espanyol - Getafe

Real Sociedad - Villarreal

Osasuna - Almeria

Racing Santander - Barcelona


Real Mallorca - Real Madrid



30 Ağustos Pazartesi
Atletico Madrid - Sporting Gijon

Son olarak:

"Visca Barca, visca el Cataluna"

Sözünü çok duyacaksınız bu sezon kalemimden, benden söylemesi! Hihi :)

Kadıköy'den Paok, Turdan Beşiktaş Geçti!


Sinirli ya da üzgün olduğunuz zamanlarda kelimeleri toparlamanın ne derece zor olduğunu bilirsiniz işte… Şimdi tam da bu durumdayım. Öfkeyle kalkıp, zararla oturmanın eşiğindeyim. Kendimi bildim bileli maç izlerim ben. Fenerbahçe’nin mağlup olduğu her maçın gecesini uykusuz geçiririm, ‘gol sesi, sevinci’ boğazıma takılı kalır… Fakat bu kez çoğu şeyin ötesinde, bir taraftar isyanının ortasındayım! Soruyorum size futbolseverler; Türk takımları bu rakipleri yenemeyecek kadar zayıf mı?! Nerede kaldı ‘dört büyükler’ ? Peki, Aykut Kocaman, Rijkaard şimdi zararın neresinden dönsek kar?


Yunanistan deplasmanındaki Fenerbahçe yenilgisinden beri aynı şeyi tekrarlıyorum: Chelsea bile Kadıköy’den geçemedi, Paok mu geçecekmiş! Ne büyük bir hayal kırıklığı ama… Bunu bize yine yeni ve yeniden yaşatan takımıma ne söylesem gözyaşımı dindirir ki?

26 Ağustos Perşembe günü Türkiye nefeslerini tuttu, gözlerini dört büyüklerin(!) oynayacağı play-off turu rövanş maçlarına dikti. Taraflı tarafsız herkes Türkiye’den tur bekliyordu! Trabzonspor ve Beşiktaş’ı bir kenara koyarak söylüyorum, meğer turu yanlış yerde bekliyormuşuz!! Oynanan dört maçtan evine turla dönen yalnızca Beşiktaş oldu. Geride kalan üç takım da maça 1-0 başlayıp, tura el sallayarak bitirdi. Peki on binlerce, yüz binlerce taraftarı üzmeye ne hakkınız vardı?!

İşte tam da şimdi yorumculara katılıyorum. Fenerbahçe takımındaki futbolcular çalışmıyor. Kişisel sebepleri bir kenara itersek bunun tek sorumlusunun Aykut Kocaman olduğunu düşünüyorum. Geldiğinden beri bize hiçbir mutluluk yaşatmadı! Seyircisiz oynanan Antalyaspor maçını saymamı beklemeyin benden!

Kanayan yaralarımız var, gittikçe derinleşen! Olmadık yerlerde o veya bu sebeple yapılan hatalar yüzünden bu elimizden kaçırdığımız kaçıncı maç… Paok maçının telafisi yok diyen Sayın Kocaman, geleceği görebiliyordunuz demek… Şimdi geldiniz mi sözüme. ‘Kocaman hedeflerimiz var!’ diye çıktığımız yolun daha en başında, ‘Kocaman hayal kırıklıklarımız var…’

Turu hakkıyla, güzel ve keyif veren futboluyla geçen Beşiktaş’a başarılar diler; gruplarda da aynı gururu yaşatmasını temenni ederim.

Dipnot: 2010 Dünya Kupası final maçından beri ağız dolusu gol diye bağırıp, sonucunu sevinçle bitiremedim hiçbir maçın. Diyorum ki ben Aykut, yol yakınken şapkanı önüne alıp bi’ düşünsen, ‘ben nerede yanlış yaptım’ diye… Yoksa durum böyle giderse aramız gittikçe açılacak. Ki bu, Galatasaray taraftarı ve Rijkaard arasındaki bağ için de geçerli…

Son olarak, Chelsea bile Kadıköy’den geçemedi, Paok geçti. Sonumuz hayrolsun!

Gözüm yine gazetelerdeki manşete takıldı... Beşiktaş'tan başkası yalan diyor bir tanesi. Kınıyorum ben de haliyle bir taraftar olarak. Yakışmıyor bize böyle şeyler, gerçekten...
 
Yazının Aslı

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Bıyıksızlar Lig Tv'nin Konuğu!

Dikkat Dikkat! İçlerinde benim de olduğum 11 kadın BIYIKSIZLAR'da gelişine futbol yorumu yapıyor, bilmeyenler öğrensin! BIYIKSIZLAR'a basının ilgisi oldukça yoğun... Biz Bıyıksızlar'dan 3 hatun, Aslı Aker, Aslı Eskibatman, Tuba Kiraz, bu akşam 22-23:00'te Lig Tv'de yayın yapan Stat Işıkları programında olacak! Duyanlarduymayanlara bildirsin, herkescikler izlesin!

Üç Büyüklerin İkinci Hafta Alarmı


Spor Toto Süper Lig’de Pazartesi günü oynanan maçlarla ikinci haftayı da geride bıraktık.


İlk haftaya Sivas deplasmanındaki yenilgiyle gözlerini açan Galatasaray için durum ikinci haftada da değişmedi. Geçen sezonun şampiyonu timsahları evinde konuk eden sarı-kırmızılı ekip, ne yazık ki garip futbollarıyla Bursa’ya boyun eğmek durumunda kaldılar. Futbollarının çok da göz doldurmadığı iki takımdan, lige iyi başlangıç yapan Bursa oldu. Henüz ligin çok başında olmamıza rağmen bu başlangıcın Galatasaraylı taraftarları üzdüğünü söyleyebilirim.

Ligin açılışını İzmir’de yapmış olan kartallar, ligin yeni takımı Bucaspor’un konuğu olmuşlardı. Beşiktaş açısında oldukça kolay bir maçın ardından, ilk hafta evine 3 puanla döndüler. Tırnak içerisinde söylüyorum, Bucaspor’un futbolunu es geçemeyeceğim. Zira lige yeni gelen diğer takımlara göre gayet de iyi oynadığını gördüm. Dilerim ilerleyen zamanlarda İzmir’in çocuklarını ligde eserken izleyebiliriz. İkinci haftaya dönersek, Beşiktaş yine “kolay” sayılan bir rakiple, İstanbul B.B. ile kendi evinde oynadığı maçtan, yenilgiyle ayrıldı. Bu yenilgiyle çok da sarsılmayan kartallar, üçüncü haftada bunu telefi edeceklerinin sinyalini verdi…

Gelelim ligin golü en bol maçına. Hangisi mi? Tabii ki Trabzonspor-Fenerbahçe maçından bahsediyorum. Maçın hikâyesi güzel, öncesi güzel olmasa da… Öncesi dediğim, Trabzon’la oynanan son iki maç Fenerbahçe’nin en büyük hayal kırıklığıydı. Dillere destan, eleştirilere kapak olmuştu… Maçın hikâyesine gelince: Gün boyu Biz Bıyıksızlar’dan 7 hatun bir aradaydık. Güzel güzel sohbetlerimizi yapıp, ligin mini değerlendirmesini yaptık, bir de güzel eğlendik! Saatlerin 20,30’u göstermesiyle Taksim’de bulduk kendimizi. Masamıza oturmuş, rahat rahat futbolumuzu izliyoruz. Yanlış anlaşılmasın içimiz değil, duruşumuz rahattı. Zira Trabzonspor maçı bu, şakaya gelmez! Başta kalede genç yetenek Mert’in olmasını eleştirenlerin karşısında dursam da, yediğimiz ilk iki golden sonra yanlarına sokuldum… Kabul edelim, üzerindeki sorumluluk ağırdı… Ligin en göz dolduran futbolu ise bu maça aitti. “Başını çevirsen, gol pozisyonunu kaçıracaksın” tadında bir maçtı. Bağrışmalar, sinir-stres, hüzün ve sevinç içinde sonlandı maç. Trabzonspor kendi evinde gollerden birinin Fenerbahçeli futbolcunun kendi kalesine atışından gelen 3-2’lik bir skorla mağlup etti. Fenerbahçe’de maçın en beğenilen adamı hiç şüphesiz Stoch-Niang ikilisiydi.

Hazır üç büyükler ligin ikinci haftasında alarm vermişken, Anadolu takımlarından bir atak bekliyoruz. Söylemeden geçmeyeyim, hafta içi oynanacak olan maçlarda takımlarımıza güvenimiz tam bir şekilde, başarılar diliyorum…

 
Bıyıksızlar!

19 Ağustos 2010 Perşembe

Yengeç Dansına Veda

2006 yılında çok da şaşa'lı olmayan bir transferle kadromuza katılmıştı.. Zaman zaman kucaklayıp takımını, günün lideri, haftanın konuşulanı, maçın en beğenilen adamı olmuştu. Keyifsiz zamanlarında dagördük biz onu, yengeç danslarında da... Tam 4 yıl oldu.. 2 yılı aşkın süre ile takımda kalan ve sevdiğim futbolcuların takımdan ayrılmasını hazmedemiyorum diyebilirim. Yine üzüldüm bak, gidişin üzdü bizi Deivid. Umarım bu senin için de, bizim için de iyi olur.
Yolun açık olsun!
Başlattığın Yengeç Dansı ile seni izlemeyi özleyeceğiz.. Dilerim Flamengo'da da benzer gollere imza atarsın. Fakat hiçbir takımda bu dansı yapmamanı rica ediyorum senden. Neyse, olayı daha fazla dramatikleştirmeye gerek yok, yeterince üzgünüz..
Teşekkürler Deivid de Souza, teşekkürler Yengeç Dansı'nın göstericisi...

Sana Gelsin: Emre Aydın - Tam Dört Yıl Olmuş Dün
Dipnot: Chelsea golün hala aklımda :)

17 Ağustos 2010 Salı

Her Sezon Aynı Başlangıç

90 günlük aranın ardından Spor Toto Süper Lig heyecanı yeniden başladı. Bu kez baştan başa yenilenmiş haliyle çıktı karşımıza. Yeni sezon heyecanı Galatasaray’ın hayal kırıklığı, Guti’nin dillere destan performansı, Eskişehirspor’un taraftar coşkusu, Bucaspor’un direnci, Trabzonspor’un formda oluşuyla zorlu bir ligin bizleri beklediğinin ilk sinyallerini verdi. Ama ben şimdi tüm bunları bir kenara bırakıp Fenerbahçe’den bahsetmek istiyorum.

Sezonun ilk maçını seyircisiz oynamak moral bozukluğuna sebep olacaktır diye düşünüyordum. Fakat Fenerbahçe açısından hiç de öyle olmadı. Antrenman maçı yapıyormuşçasına rahat oynadılar. MP Antalya’nın savunmasındaki boşluğun da bunda payı oldukça fazla tabii. Fenerbahçe takımını uzun zamandan sonra ilk defa bu kadar rahat gördüm diyebilirim. Adeta Saraçoğlu’na Barcelona gelmiş, bizim çocukların formasını giymiş gibiydi. Maçı ilk 30 dakikada attığı 4 golle tamamlayan sarı-lacivertli ekip, attığının iki katı kadar golü de kaçırdı. Sezona iyi başlamanın verdiği sevinç ile Paok maçı hazırlıklarına başlayacak olmaları bir avantaj tabii onlar için. Ancak bu durum taraftarları yanıltmasın. Zira Fenerbahçe bu, olmaz denileni oldurur, daha adını hiç duymadığımız takımlara bile yenilir (!)

Benim asıl kaleme almak istediğim, Aykut hocanın Fenerbahçe’de başlatmış olduğu forma kapma yarışı. Bildiğiniz gibi güçlü bir kadrodan oluşan Fenerbahçe takımında her konuma neredeyse ikiden fazla aday var. Hal böyle olunca, futbolcular da kendilerini ispatlayıp formayı kapabilme yarışına girdiler. Üstelik buna kaleciler bile dahil. Bu durumun takımın lehine olduğunu söylemeden geçmeyeyim.
Şimdilik her şey tozpembe. Bir golcü daha geldi, sezonun en gollü açılışı yapıldı, futbolcular bir hayli istekli falan. Ancak hafta içi oynanacak olan Paok maçı ve ligin ikinci haftasındaki Trabzonspor deplasmanı taşları yerinden oynatabilir. Bu durum da bana da, Fenerbahçe’nin Barcelona versiyonunu devamlı olarak sahada görmeyi dilemekten başka bir şey düşmez. Bekleyip göreceğiz.

Dipnot: Lugano’nun forma giymesiyle savunmadaki o boşluk nasılda kapandı, gördünüz değil mi?

T ı k L a

16 Ağustos 2010 Pazartesi

15 Ağustos 2010 Pazar

Mamadou Niang

Mamadou Niang bugün resmen Fenerbahçe'de! Olympique Marsilya forması giyen Mamadou Niang'ı renklerine bağladık sonunda. Bakalım bu transfer bize neler katacak. Bizden götüreceklerini düşünmek istemiyorum, çünkü Niang golleriyle adından sıkça söz ettiren bi futbolcu. Umarım gerçekten ihtiyaç duyduğumuz 31 yaşındaki forvet renklerimize iyi gelir.
Ne diyelim, haydi hayırlısı! =)

Spor Toto Süper Lig 2010/11 Sezonu


Spor Toto Süper Lig dün oynanan 4 maçla sezonun ilk yarısını açtı. Oynanan ilk maçlardan edindiğim izlenimlere göre sert bir sezon olacak.
Lige Sivas deplasmanında kötü başlayan Galatasaray, bütün okları kendine çekti. Bu sezon için Galatasaray'ın kadrosunu beğenmediğimi zaten söylemiştim. Bu maçta üstüne tuz biber oldu. Üstelik maçı ilk yarıda attığı golle 1-0 önde götüren sarı-kırmızılılar, Sivas deplasmanında 5. kez puan kaybıyla evine döndü.
Galatasaray maçının çirkinliklerinden çok fazla söz etmek istemiyorum, izleyen bilir. Ama şuna değinmeden geçemeyeceğim, Rijkaard dün yapmaması gereken o kadar çok hata yaptı ki, onu kim kurtarır bilemiyorum!
Maçın skoru: Sivasspor 2 - 1 Galatasaray

Herkesin büyük bir hayranlıkla izlediği Beşiktaş maçına gelelim. Başta İzmir'in gururu Buca'nın lige çıkmasından duyduğum büyük sevinci belirteyim. Yolum İzmir'e yeniden düşerse ya da Şükrü Saraçoğlu'nda ağırlarsak İzmirlileri, gidip bizzat izlemek istiyorum maçı!
Beşiktaş'a gelince, hiçte keyifle izlemedim maçı. Maçta tek beğendiğim kaleciler oldu. Q7'nin topu sürekli sağdan soldan üstten dışarılara atmasından deli oldum diyebilirim. Lige 3 puan alarak başlaması iyi oldu yine de, ben futbolunu beğenmesem de. Beşiktaş'ın tek golünü Bobo kaydetti.
Maçın skoru: Bucaspor 0 - 1 Beşiktaş

İtiraf edeyim, diğer iki maçı izlemedim yalnızca özet görüntüleriyle yetindim. Bu nedenle pekte bilgi sahibi değilim. Eskişehir'in maçına özendim, ne yalan söyleyeyim. Işıkların birden sönmesiyle taraftarın telefon ışıklarıyla sahayı aydınlatmasından çok hoşlandım. Aynı görüntüyü bizim Saraçoğlu'nda da istiyorum!

Ee artık yeni sezon başladı. Bakalım bu sezon kimler için iyi, kimler için fena geçecek, hep birlikte izleyip göreceğiz.

Ps: Akşam için susuyorum!

6 Ağustos 2010 Cuma

Fenerbahçe'ye Zorlu Rakip!

Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda İsviçre'nin Young Boys ekibine yenilerek elenen Fenerbahçe yoluna Uefa Avrupa Ligi play-off turundan devam edecek. Rakiplerin bugün belli olduğu turda Fenerbahçe'nin rakibi Yunanistan'ın zorlu takımı Paok oldu.
Siyah-beyaz renklere sahip olan Yunan ekip, liginin ve ülkesinin en çok değer gören takımlarının başında. Geçen sezonu 3. sırada bitirmiş olması, kendi talihsiliği olarak görülmektedir.
Dişe diş bir rakip ve oyun anlayışı Fenerbahçe'ninkine çok benzemektedir. 1926 yılına kurulan takımın en dikkat çeken futbolcusu hiç şüphesiz Zlatan Müslümoviç.
Fenerbahçe bu zorlu rakip karşısında ilk maçını 19 Ağustos'ta deplasmanda oynayacak. Rövanş maçı ise 26 Ağustos'ta Kadıköy'de olacak. Fenerbahçemize başarılar dileriz...

Uefa Avrupa Ligi'nde Rakipler Belli Oldu!


İsviçre'nin Nyon şehrindeki UEFA merkezinde gerçekleşen kura çekimi sonrasında oluşan eşleşmeler şöyle:


Paris Saint-Germain - Maccabi Tel-Aviv

Bayer 04 Leverkusen - Tavriya Simferopol

CSKA Moskova - Anorthosis Famagusta

Hajduk Split - Unirea Urziceni

Feyenoord - KAA Gent

Genk - Porto

Debreceni - Litex Lovech

Aris Thessaloniki - Austria Wien

GALATASARAY - Karpaty Lviv

Palermo - Maribor

Club Brugge - Dinamo Minsk
Omonia - Metalist Kharkiv

Vaslui - Lille

Napoli - Elfsborg

Sporting Lisbon - Brondby

Grasshoppers - Steaua Bükreş

Liverpool - TRABZONSPOR

Celtic - Utrecht

Borussia Dortmund - FK Qarabağ

AIK Stockholm - Levski Sofia

Sturm Graz - Juventus

Getafe - APOEL FC

Dundee United - AEK Athens

AZ Alkmaar - Aktobe

Dnipro - Lech Poznan

Rapid Wien - Aston Villa

CSKA Sofia - The New Saints

BEŞİKTAŞ - HJK Helsinki

Slovan Bratislava - Stuttgart

Sibir Novosibirsk - PSV Eindhoven

BATE Borisov - Maritimo

FC Luzern - Lokomotiv Moskova

Gyori ETO FC - Dinamo Zagreb

Odense - Motherwell

PAOK FC - FENERBAHÇE

Villarreal - Dnepr Mogilev

FC Timişoara - Manchester City

Avrupa Ligi’nde playoff maçları 19 ve 26 Ağustos’ta oynanacak ve gruplara kalacak takımlar belli olacak.
Takımlarımıza başarılar dilerim..

5 Ağustos 2010 Perşembe

UEFA'da Gol Yağmuru

OFK Belgrad 1 – 5 Galatasaray
Galatasaray taraftarın yüzünü güldürmeyi başardı! Sıcağın da büyük etkisiyle ilginin az olduğu maçtan, 2'si penaltıdan gelen 5 golle rakibini devirdi G.Saray. 3. ön eleme turunu da atlayarak, yoluna play-off'ta devam edecek. Kuraların yarın çekileceği Uefa'da, heyecan dorukta!


Beşiktaş 3 – 0 V. Plzen
İlk 45te Q7'nin golüyle havalara uçan Beşiktaş, hız kesmeden ikinci yarıda da 2 gol atarak rakibini 3-0 eleyerek bir üst tura adını yazdırdı. Rakip takım ise maçı 9 kişi tamamlayarak elendi. Yoluna play-off turundan devam edecek olan Beşiktaş'ın da rakibi yarın çekilecek kurada belli olacak.

Devler Ligi'ne Erken Veda

Fenerbahçe dün sahada, asla yapmaması gereken şeyi yaptı ve daha ligin ilk elemesinde, yenilgiyle veda etti. İnanın dün aldığım tüm güzel haberlerin üstünü örttü bu mağlubiyet.


Şimdi diyorum ki ben, Galatasaray’ı yenmen yetmiyor artık Fener! Avrupa’da da güzel işler yapmanı bekliyoruz senden.

Ne demiştim? Maçlarda 10 kişi kalmayı alışkanlık haline getirmemeliydin. En büyük hatanın bu olduğunu söyleyebilirim. Stoch'un 2 saı kartla oyun dışı kalmasının şoku var hala üzerimde...Sonra bir de savunmanın eksikliği tabi… Bilica’nın yaptığı hataların sınırı yok artık! Orta sahadaki genişlik, Volkan’ın kalede güven verememesi… Hepsinin toplamıyla da, Devler Ligine hiç olmaması gereken, erken bir veda…

Fenerbahçe Avrupa’daki mücadelesine UEFA Avrupa Ligi play-off turundan devam edecek, bunu da not olarak ekleyeyim ve çubuklu formanın aşkına, Fener’in UEFA’da iyi işler yapmasını dileyerek yazıma son vereyim…


Şimdilik şunu söyleyebilirim ki Fenerbahçe'nin en büyük başarısı, başarısızlığı yenmek olacaktır.

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Gel de Kızma.

Fenerbahçe'de gidecekler net olarak belirlendi. Oluşan listede kesinleşmemiş isimlerle birlikte, transferleri hazır isimler de yer almakta...
Bilin bakalım bu listede "nöbetçi golcü" Semih Şentürk'ü görünce neden şaşırmadım! Kardeşim bakın bence bu teknik heyet sağlıklı düşünemiyor. Zaten Gökhan Ünal'ın takıma gelmesinden tiksindim, o da yetmezmiş gibi şimdi Semih de gidiyor. Ulan adamla daha bir yıl sözleşmen var, ne diye göndermek istiyorsun!
Buyrun, bir de burdan yakın futbolseverler...

1 Ağustos 2010 Pazar

İstenmediği Yere Yapışan Guiza

Daha şurda kaç gün önce Guiza gidiyor diye haberler yapıldı, hoop sevindim hepimiz, kurtuluyoruz dedik. Üstelik sadece biz değil, İspanyol forvet de aynı şekilde sevinmiş, "kurtarın beni bu cehennemden" demişti. Şimdi ise Guiza'nın menejeri basına açıklama yapmış. Guiza İstanbul'u ve kulübünü seviyormuş. Formdaymış, çalışmalara da katılıyormuş, ilk 11de yer almaması Aykut Kocaman'ın bileceği işmiş.
Sanıyorum ki Guiza İspanya'ya dönüş yolunu unuttu ve geldiği gibi gidemedi. Oysa 2 sene öncesinde ne çok sevinmiştim geldi diye. Ama adam haklı aslında. Güzel iş; oturduğu yerden para kazanacak. Avrupa'ya gitse kim verecek sanki ona bu kadar parayı. Bırak para vermeyi, oynatmazlar bile. Anca tribünden izler maçları..
Ooof Aziz Yıldırım, of! Yani bugükü maçta Washington 2 gol attı. Bizse adamın kalp sorunu var dedik yolladık. Sence de, çok hızlı hareket etmiyor muyuz?
Bunda anlaşılmayacak bir şey yok. Adam La Liga'da gol kralıydı. Bizim ülkemize geldi, kilitlendi mubarek! Başta Fener'e ayak uyduramadı zaten. Ne diye şansını zorluyor anlamadım..
Daha ısrar ederse burada kalmaya, hasretle çok bakar sahaya. Kariyerini çürütme be adam! Gelmişsin 30 yaşına, git oynayabileceğin bir klübe, yazık etme bize de kendine de...

2010/11 Yeni Sezon Fikstürü

2010/11 Turkcell Süper Lig Fikstürü

2010/11 La Liga Fikstürü

2010/11 Premier League Fikstürü

2010/11 Bundesliga Fikstürü
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...